21 Haziran 2021

Re re re, ra ra ra Galatasaray Galatasaray Cimbom bom!

Burak Elmas'ı, yeni yönetimi kutluyor, başarılar diliyorum. Akıllardan çıkmasın: "Top ağlarla şans eseri buluşmaz!"

Bugün futbola sığınmak içimden geliyor.
Cumartesi günü Galatasaray Kongresi vardı.
Erkenden Galatasaray Lisesi'ne gittim,
oyumu Burak Elmas'a attım.


Ve liseden mezun sevgili babam
Ahmet Cemal'i andım.
Babamın üye numarası 264 olmalı,
benimki 4476...
Yirmi küsur yıldır Divan Heyeti üyesiyim.
Çocukluğumdan beri sarı kırmızılı renklere
gönül bağladım. Başka bir şansım da yoktu.
Zira babam evlatlıktan reddedebilirdi.
Cimbom'da Türkiye şampiyonluğum da var.
Bin yıl önce kürekte, dört tek
dümencisiz gençlerde yarışıp kazanmıştık.
1950'lerin sonuna doğru,
Galatasaray genç futbol takımının
antrenmanlarına katılmıştım.
Rahmetli Doğan Abi (Koloğlu)
benimle ilgilenir, adam olabileceğimi
söyler, beni sevindirirdi.
1961'de Ankara'da Mülkiye'yi,
Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanınca,
uğruna bir kere bacağımı,
iki kere kolumu kırdığım futboldan
Doğan Abi'nin de telkiniyle vazgeçtim.
Çok isterdim futbol oynamak,
içimde ukte kalmıştır.
Cumartesi günü Lise'de nostaljik
saatler geçirdik. Sonra da bir kongre
geleneğini yerine getirip uzun yıllardır
ilk kez Çiçek Pasajı'na uğradım.
Dostlarla, Cimbom'a gönül verenlerle
birlikte öğle rakısı ile keyiflendik.
Tabii futbol konuştuk, Galatasaray'ı tartıştık...
O cümle yine aklıma takıldı:

Top ağlarla şans eseri buluşmaz!

Yani futbolda şansa yer yok mu?
Altı pastan vurursun direkten döner,
vurursun birinin poposuna çarpar.
Yüzde yüz gol diye ayağa fırlarsın,
kaleci yılan gibi kıvrılıp tam doksandan
topu dışarı tokatlar ve olmadık bir kurtarış yapar.
Kaleciyi de geçip topla birlikte
kaleye girmene ramak kalmıştır,
bir anda ayağın kayar düşersin.
Top "hain"dir!
Seni sevmezse, hele bir de melekler
rakip kaleyi korumaya almışlarsa,
yandı gülüm keten helva,
perişan olursun...

Burak Elmas ve Eşref Hamamcıoğlu: 
Galatasaray'a yakışan görüntü


Futbolda elbette "şans"ın payı vardır.
Muradım başka.
"Top ağlarla şans eseri buluşmuyor"
derken, futbolda başarının şansla
gelemeyeceğini anlatmak istiyorum.
Dünya futbolunda en büyük başarı
öyküsü sayılan "Barcelona modeli"nin
önde gelen mimarlarından biri,
"imkânsızı hedefleyenler"e çağrısını
bu cümleyle,
"Top ağlarla şans eseri buluşmuyor!"
diyerek yapar.
Bir futbol kulübünün nasıl değiştirildiğini,
nasıl adım adım yükselişe geçirildiğini,
nasıl küresel marka haline getirildiğini,
başarının nasıl kalıcı,
yani sistemli kılındığını okurken,
kapsamlı bir "başarı stratejisi"nin
ne kadar önem taşıdığını anlatır.
Bu satırları yazarken
Galatasaray'ı düşünüyorum elbette.
Cumartesi günü büyük bir duygu fırtınasıyla
Başkan seçilen Burak Elmas'la
yeni yönetimi aklımda.


Bir zamanlar bütün kupalar bizimdi!
Yıl 2000, aylardan mayıs,
UEFA Kupası Galatasaray'da

Cimbom'un şanlı geçmişi
bir film şeridi gibi gözümün önünde. 
1990'ların sonunda üst üste dört lig şampiyonluğu...
2000 yılı mayıs ayında Arsenal'i
devirerek kaldırdığımız UEFA Kupası...
Yine 2000 yılı ağustos ayında
Real Madrid'i yenerek
müzemize getirdiğimiz Süper Kupa...

Bütün kupalar bizimdi!

Evet, Avrupa'da 2000 yılında
bütün kupalar bizimdi.
Ve bu büyük başarının altında, en başta
Faruk Başkan'la Fatih Hoca'nın
imzaları vardı.
Süper Kupa'yı Monaco'da kaldırdığımız zaman
Milliyet'teki köşemde sıcağı sıcağına
şu satırları yazmıştım:

Galatasaray'da başarıyı sürekli
kılmanın
yolları nedir?
Nasıl bir altyapıyla başarı
kurumsallaşır?
Sağlam bir mali bünyeye hangi

yöntemle erişilir Galatasaray'da?
Ülkenin değişik yerlerine futbol

okulları kurmanın plan programı
nasıl oluşturulur?

Aynı sorular aradan yıllar geçtikten sonra
bugün hâlâ geçerliğini maalesef korumakta:

Galatasaray'ın o büyük başarı
dönemini neden kalıcı kılamadık?
Başarıları sistemleştirecek altyapıyı
niçin kuramadık? 

Başarıyla, başarısızlık!
İkisini de yönetmek zordur.
Başarıyı yakaladığımızda
zirvenin aynı zamanda uçuruma
en yakın yer olduğunu unuttuk gitti
bir zamanlar.
Bugün de, "başarısızlığı yönetmek
yükselişe geçirmek var" gündemde.
Bir başka deyişle:
İnişi durdurmanın ve çıkışa geçmenin
yollarını akılcı bir biçimde aramak zorundayız.
Bunun için de özeleştiri mekanizmasını
çalıştırmak, yanlışlardan dersler çıkarmak
ve bunun için farklı düşünenlerle
diyaloğu önemsemek,
sesli düşünülecek ortak platformları
kurmak lazım.
Soğukkanlı, ağırbaşlı olmak
ve dayanışma ruhuyla davranmak
zorundayız. Sanıyorum, Galatasaray
geleneği
de budur.
Kalıcı başarıların altyapısını sağlam
kurmanın, profesyonelleşmenin
ve güzel bir binayı inşa etmenin
keyifli ve soylu çabası için
kolları birlikte sıvamanın zamanıdır.
Yeni Başkan Burak Elmas'la
yeni Galatasaray yönetimini kutluyor,
başarılar diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!