05 Şubat 2021

Boğaziçi öğrencilerinden terörist, vandal, barbar, faşist çıkartamazsınız! Hadi ordan başka kapıya!

Boğaziçi öğrencilerine selam olsun: "Bu kadar güvenme hiç kendine, kimse şah değil padişah değil"

Demek Boğaziçi öğrencileri terörist!
Öyle mi?
Demek Boğaziçi öğrencileri barbar!
Öyle mi?
Demek Boğaziçi öğrencileri vandal!
Öyle mi?
Demek Boğaziçi öğrencileri faşist!
Öyle mi?
Hadi ordan başka kapıya!


Boğaziçi öğrencileri terörist de değil.
Barbar da değil.
Vandal da değil.
Faşist de değil.
Boşuna çabalıyorsunuz.
Ne deseniz, ne yapsanız nafile.
Boğaziçi öğrencilerinden terörist, vandal,
barbar, faşist
çıkartamazsınız.
Boğaziçi öğrencilerini ne yapsanız
şeytan-laştıramaz-sınız!
Onların sırtından toplumu, siyaseti
daha da kutuplaştırıp ülkede cehenneme
açılan yollara yeni ve lanet taşlar
döşeyemezsiniz.
Çünkü onlar, Boğaziçi öğrencileri,
demokrasi diyorlar.
Özgürlük diye haykırıyorlar.
Akademik ve bilimsel özgürlük istiyorlar.
"Kayyum rektör"e hayır diyorlar.
"Atanmış rektör"e hayır diyorlar.
İntihal yapmış hocaya hayır diyorlar.
Ve otoriteye itiraz haklarını kullanıyorlar.
İtiraz haklarının, gösteri haklarının,
yani "anayasal hakları"nın kağıt üstünde
kalmasına razı olmuyorlar.
Kulak veriyorum onlara:

Üstüme gelme madilerim
Beni temsil edemez bilirim
Kayyumdan rektör olamaz
Seni bir eylemle rezil ederim

Korkmuyorum sana direnmeye ben,
İnatçıyım, derdim çok
Atanmış çok seçilmiş yok
Dostum çok hiç vazgeçmem yok           

Ah ne zaman, istifan ne zaman
Neler çektik atanmıştan
kayyumlardan
Sen mi yaman biz mi yaman?

Bu devirde kimse sultan değil
Hükümdar değil bezirgan değil
Bu kadar güvenme hiç kendine
Kimse şah değil padişah değil

Boğaziçi öğrencileri söylüyor.
Boğaziçi öğrencileri oynuyor.
İçim doluyor, taşıyor.
Selam olsun onlara diye
haykırıyorum
içimden...
Evet, bu devirde hiç kimse sultan değil,
padişah değil.

Boğaziçi'nin Müslüman öğrencilerinin sesi,
içimde demokrasi ve özgürlük konusunda
iyimser duygular uyandırıyor: 

Kabe figürlü eseri, okulumda
Müslüman
kimliğimi özgürce yaşayabilen
biri olarak fikir özgürlüğü olarak
tanımlıyorum. Kutsal değerlerimin
sanat eserinde kullanılan imgelerle
zedelendiğini düşünmüyorum.
Öğrencilerin kimlikleri üzerinden
şeytanlaştırılmasını ve tutuklanmasını
kabul etmiyorum.

Eser, Müslümanlar açısından kırıcı ve
incitici olsa da, oluşan gerilim
okulumuzda yıllardır korunan ve
bizim de desteklediğimiz
saygı, hoşgörü ve özgürlük ortamı
çerçevesinde çözülmelidir.
Dolayısıyla bu gibi uyuşmazlıkların
çözümünde şiddet, tehdit, linç
ve cezalandırma yollarına başvurmak
asla kabul edilemez.
Bu süreçte esere dair rahatsızlığını
dile getiren bizler ve diğer birçok
Müslüman arkadaşımız
herhangi bir ayrımcılığa, lince
veya fişlenmeye maruz kalmadık.
Öte yandan üniversitemize atanan
kayyum Melih Bulu'nun sosyal medyada
kullandığı ayrıştırıcı ve hedef gösterici
dil, inancımızla ve Boğaziçi kültürüyle
taban tabana zıttır.
Tutuklu ve gözaltında olan
arkadaşlarımız derhal
serbest bırakılmalıdır.
Rektörler demokratik seçim yoluyla
belirlenmelidir. Kampüs içindeki
ve çevresindeki polis ablukası
kaldırılmalıdır.

Tekrar ediyorum.
Demokrasi ve özgürlük diyen
Boğaziçi öğrencilerinden
ne yapsanız terörist, vandal,
barbar, faşist çıkartamazsınız.
Hadi ordan başka kapıya!

Yazarın Diğer Yazıları

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..