11 Mart 2020

Yeni partiler siyasi tabloyu değiştirir mi?

Gül, Davutoğlu ve Babacan, AK Parti içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra en ağırlıklı üç isimdi. Bu üç ismin muhalefet ağırlığı seçimlerde sonucu etkileyecek, hatta iktidarı değiştirecek bir işlev görebilir

Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nden sonra Ali Babacan’ın Demokrasi ve Atılım Partisi de (DEVA) kuruldu. Böylece AK Parti’nin içinden iki parti çıkmış oldu.

2002 Kasım’ından bu yana tek başına iktidar olan AK Parti’nin iki muhalif parti doğurması önemli bir gelişmedir.

Davutoğlu gibi Babacan’ın yaptığı açıklamalar da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye yönelik sert eleştiriler içeriyor. Her iki ismin de yaptığı eleştiriler muhalefet partileri CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin yaptığı eleştirilerle aynı mahiyette.

Tedaviyi reddeden hasta

Babacan, partisinin kuruluşuyla ilgili olarak Fox televizyonundan İsmail Küçükkaya’nın programında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adını geçirmeden iktidarı şöyle eleştirdi:

"Biz Türkiye için refah seviyesinin çok daha arttığı, insanların korkmadan geleceğini planladığı bir Türkiye istiyoruz. En bağımsız olması gereken yargı bile bağımsız değil. Yargının öncelikle anayasa, yasalar ve yargıçların vicdanı çerçevesinde işlemesi lazım. Bunları yapmazsak Türkiye çok daha kötü günleri görür. Çarşamba günü partimizin programını paylaşınca göreceksiniz, birinci sayfa basın özgürlüğü. İfade özgürlüğü olmayınca problemleri dile getiremiyorsunuz. Problemlerini tartışmayan bir ülkenin sorunları çözmesi mümkün değil. 'Sorun var' diyeni susturuyorsanız, bir şekilde o ülke sorunlarını konuşamıyor demektir. Aynı hastalığını inkâr eden bir hasta olarak düşünün. Tedaviyi reddettiği için bir türlü iyileşemiyor. Türkiye’nin şu anki sorunu bu."

Babacan Türkiye’de "korku siyaseti"nin hâkim olduğunu da söyledi. Bu siyaset tarzıyla Türkiye’nin refah devletine ulaşılamayacağını da vurguladı. Partinin programında da parlamenter sisteme, kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına, basın özgürlüğüne vurgu yapılıyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İyi Parti Meral Akşener’in sık sık dile getirdikleri eleştirilerin kuruluşundan beri AK Parti ile yürüyen; başbakanlık, dışişleri bakanlığı, ekonomi bakanlığı gibi çok önemli görevleri uzun yıllar yürütmüş olan Davutoğlu ve Babacan’dan gelmesi AK Parti açısından düşündürücü olmalıdır.

Siyasi tabloyu nasıl etkiler?

Davutoğlu ve Babacan’ın iki yeni parti kurarak AK Parti’den ayrılmış olmalarının parti tabanında ve toplumda karşılığı olmadığı yönünde iktidar kanadından yapılan açıklama ve yorumlar gerçekçi değil.

Davutoğlu’na İstanbul ve Konya’da parti binası açılışlarında gösterilen ilgi bu yorumların gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Babacan da sahaya indiği zaman nasıl bir ilgi göreceği anlaşılacaktır.

Her iki partinin de Türkiye’nin tüm coğrafi bölgelerini ve dört siyasi eğilimi temsil etme amacı taşıdığı kurucular kadrosundan anlaşılıyor. Bu yapıdaki her yeni parti diğer tüm partilerden oy almaya adaydır. Ancak, Davutoğlu ve Babacan’ın AK Parti tabanında diğer partilerin tabanına göre daha fazla karşılık bulması doğaldır.

DEVA Partisi’ne ve Babacan’a 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün desteğini de hesaba katmak gerekir. Gül, Davutoğlu ve Babacan, AK Parti içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra en ağırlıklı üç isimdi. Bu üç ismin muhalefet ağırlığı seçimlerde sonucu etkileyecek, hatta iktidarı değiştirecek bir işlev görebilir.

Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nı genişletme çabaları seçim ortamına doğru gidilirken Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’ni de kapsar mı?

Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalardan bu iki yeni partiyi de Millet İttifakı’nda görmek istediği anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nı genişletmeye çabalarken iktidardan hoşnut olmayan her parti ve kesimi "demokrasi cephesi" anlayışı içinde bir araya getirmeye çalışıyor.

Kılıçdaroğlu’nun çabaları karşılık bulur ve iki yeni parti de Millet İttifakı içinde yer alırsa, AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı’nın işi çok zorlaşır.

Seçim sisteminin yüzde 50 artı 1 çıtasına dayandığı düşünülürse iki yeni partinin Cumhur İttifakı’nın tabanından alacakları destek seçimlerde iktidarı değiştirebilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.