03 Şubat 2020

Siyasetin finansmanı olarak bağış

Devletten ihale, özellikle de büyük ihale alanlar, bir anlamda komisyonunu ve diyetini iktidarı destekleyecek biçimde kaynak aktararak ödüyorlar. Alınan ihale ne kadar büyükse ödenen diyet de o kadar büyük oluyor

Bağış bir gönüllü faaliyettir.

Varlıklı veya yoksul olsun, insanların, yardım ve dayanışma duygularının sonucu olarak ihtiyaç sahibi kişi, kurum veya toplum kesimlerine gelirlerinin ve varlıklarının bir kısmını bağışlamaları insani bir davranıştır.

Yoksul çocukların okumasına yardımcı olmak, bu amaçla kurulmuş dernek ve vakıflara maddi destek sağlamak, yoksulluk içinde zor yaşayan insanlara destek olmak gibi amaçlarla doğrudan veya dolaylı olarak bağışlar yapılır.

Birçok dernek ve vakıf, üye aidatları, gelir getirici faaliyetleri dışında bağışlar yoluyla da önemli gelir elde ederler.

Türkiye’de insanlar siyasi partilere de bağışta bulunabilirler mi?

Evet bulanabilirler. Ancak bu bağış sınırlıdır. Anayasaya ve Siyasi Partiler Kanunu’na göre gerçek ve tüzel kişiler, bir siyasi partiye bir yılda 2 milyon (eski parayla milyar) aşmamak üzere nakti ve ayni yardımda bulunabilirler.

Türk hukuk sistemi, siyasi partilerin bağımsız kalmalarını sağlamak, kişi ve şirketlerin yardımlarına ihtiyaç duymalarını önlemek için siyasi partilere Hazine yardımı yapar.

Ayrıca partiler; üye aidatları, milletvekili aidatı, rozet, yayın satışı, gelir getirici balo ve benzeri faaliyetlerle de gelir elde ederler.

Ancak şirketlerin partilere bağış yapmaları konusu sorunludur. Yasada "tüzel kişiler" ibaresi geçmekle birlikte Ticaret Kanunu, şirketlerin ancak iştigal sahasıyla sınırlı faaliyette bulunabilecekleri hükmü taşıdığı için, siyaset de şirketlerin iştigal sahası olmadığı için partilere bağış yapamazlar, yaparlarsa hukuken yok hükmündedir.

Hukuki çerçeve kabaca bu olmakla birlikte Türkiye’de siyasetin finansmanı açısından bağış mekanizmasının dolaylı olarak çok yaygın şekilde kullanıldığı görülüyor.

İktidar yanlısı vakıflara bağış

Doğrudan doğruya şirketler bir siyasi partiye nakti ve ayni bağış yapmıyorlar, yapamıyorlar.

Ancak, siyasi iktidarın işaret ettiği dernek ve vakıflara bağış yaparak önemli kaynak aktarıyorlar. İktidar partisiyle aynı dünya görüşüne sahip olarak önceden kurulmuş ve iktidar döneminde kurulmuş dernek ve vakıflara aktarılan bu kaynak, dolaylı olarak siyasetin finansmanı anlamına geliyor.

Bu dernek ve vakıflar, iktidarın savunduğu görüşlere uygun şekilde eğitim vererek, kurs ve seminerler düzenleyerek, öğrenci yurtları yaparak, o yurttaki öğrencileri belli bir siyasi görüşe yönlendirerek, maddi olanaklarından bu kesimleri burs veya gıda, yakacak, giyecek yardımlarıyla oy ve destek topluyorlar.

Sonuç olarak bu bağışlar doğrudan siyasi parti üzerinden değil ama destekçisi yan kuruluşlar üzerinden siyasetin finansmanında kullanılıyor.

Büyük ihaleler ve bağışlar

İktidardan büyük ihaleler alan firmalar zenginleştikçe, bunun bir bedeli olarak, işaret edilen dernek veya vakıfa bağışta bulunarak ve satın alma yoluyla da destek sunuyorlar.

Devletten ihale, özellikle de büyük ihale alanlar, bir anlamda komisyonunu ve diyetini iktidarı destekleyecek biçimde kaynak aktararak ödüyorlar. Alınan ihale ne kadar büyükse ödenen diyet de o kadar büyük oluyor.

Aynı şekilde belediye başkanları da aynı yöndeki işaret veya doğrudan talimat üzerine aynı dernek ve vakıflara kaynak aktarıyorlar. Son dönemde bunun örnekleri İstanbul Belediyesi el değiştirdikten sonra iç denetim ve Sayıştay raporlarıyla kamuoyuna yansımıştı.

Para havuzları

Siyasetin dolaylı finansmanında kullanılan bir diğer yöntem de devletten çok büyük ihale alan şirket sahiplerinin her birinden alınan büyük meblağlarla dev bir para havuzu oluşturulmasıdır. Bu havuzdaki kaynağın da yine iktidarı destekleyecek faaliyetlerde kullanılmasıdır.

Bir diğer yöntem, devletten büyük ihale alan iş insanlarından havuz oluşturmak üzere kaynak talep edilmesi olayıdır ki, bu olay kamuoyuna yansımıştır.

Bu şekilde oluşan para havuzuyla basın ve yayın organları satın alınmış, bazıları kurulmuş ve Türk basını büyük ölçüde iktidar destekçisi ve ona bağımlı hale getirilmiştir, büyük ölçüde tek sesli bir basın yapısı oluşturulmuş ve basın özgürlüğü ağır yara almıştır.

Kızılay'a yardım

Son olarak Başkentgaz Şirketi’nin Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na yaptığı 7 milyon 925 bin dolarlık bağış tartışma konusu olmuştu. Bağışın önce Kızılay’a yapılmasıyla tümümün vergiden düşülmesi olanağının kullanıldığı öne sürülmüştü. Buna karşılık Başkentgaz’ın yetkililerinin yaptığı açıklamalar tatmin edici olmadı.

Bu uygulamanın vergiden kötü niyetle kaçınma ve kanuna karşı hile olduğunu bir önceki yazımda belirtmiştim. Aynı görüşü 19 Mayıs Üniversitesi’nden Mali-Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Murat Batı da kaleme aldı. Batı bu işlemin kanuna karşı hile yollarından biri olan "peçeleme" işlemi olduğunu ayrıntılarıyla aktardı.

Bu yöntemler kullanılarak bağış yapılan dernek ve vakıfların aynı veya aynı tür dernek ve vakıflar oluşu akla siyasetin dolaylı finansmanı konusunu getiriyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.