31 Ocak 2020

Kızılay vergiden kaçmak için kullanılacak bir aracı kurum değildir

Başkentgaz A.Ş.'nin Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na yaptığı bağış tartışma konusu oldu

Başkentgaz A.Ş. Kızılay'a 8 milyon dolarlık şartlı bir bağış yaptı. Bu paranın 75 bin dolarının Kızılay'da kalması 7 milyon 925 bin dolarının ise Ensar Vakfı'na aktarılması şartını koştu. Kızılay da 75 bin doları kendinde tutarak 7 milyon 925 bin dolarını Ensar Vakfı'na aktardı.

Tartışma konusu, Ensar Vakfı'na bağış yapmak isteyen Başkentgaz'ın bu bağışı neden Kızılay üzerinden yaptığıydı. Başkentgaz, 8 milyon dolarlık bağışı neden doğrudan Ensar Vakfı'na yapmadı da araya Kızılay'ı soktu? Eğer Başkentgaz, Kızılay'a da 75 bin dolar bağış yapmak istediyse, bunu neden doğrudan Kızılay'a yapmadı?

Başkentgaz, 75 bin doları doğrudan Kızılay'a, 7 milyon 925 bin doları da yine doğrudan Ensar Vakfı'na gönderebilirdi. Neden bunun yerine dolaylı yolu tercih etti?

Bu sorunun yanıtı Başkentgaz'ın vergiden kaçmak için Kızılay'ı kullandığıdır.

Eğer Başkentgaz, 8 milyon doları doğrudan Ensar Vakfı'na bağışlasaydı, bu gelirin sadece yüzde 5'ni vergi matrahından düşebilecekti. Oysa Kızılay'a yapılan bağışların tamamı vergi matrahından düşebiliyor. Başkentgaz da Kızılay'ı vergiden kaçma aracı olarak kullandı, bağışı Kızılay'dan geçerek vergi yükünden kurtuldu.

Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık da bu uygulamayı savundu. Ortada yasaya aykırı bir işlem bulunmadığını, bunun vergi kaçırma olmadığını "vergiden kaçınma" diye kavram olduğunu, işlemin yasalara uygun gerçekleştiğini söyledi.

Kızılay vergi cenneti değildir

Önce şunu söylemek gerekir ki Kızılay bir yardım kuruluşudur, amaçları tüzüğünün 4. maddesinde yazılıdır.

Kızılay; Ceyman Adaları, Man Adası, Bahama Adaları gibi vergi kaçırma cenneti bir kurum değildir. Şirketlerin daha az vergi ödemeleri için aracı kurum olarak kullanılamaz.

Devletin, Kızılay'a kolay yardım toplaması için sağladığı vergi avantajını Başkentgaz A.Ş. veya başka şirketler daha az vergi ödesin diye kullandırması kabul edilemez. Bu, hakkın kötüye kullanılmasıdır.

Evet, Kızılay Başkanı Kınık'ın söylediği gibi mali literatürde "vergiden kaçınma" diye bir kavram vardır ve bu "vergi kaçırma" kavramından farklıdır.

Vergiden kaçınma, mükellefin daha az vergi ödemek için gösterdiği çabalardır. Örneğin bir mükellef aynı ihtiyacı görecek iki maldan daha az vergi yükü taşıyan malı tercih ederek daha fazla vergi ödemekten kaçınabilir. Veya vergi doğuran eylem veya işlemleri yapmayarak vergiden kaçınabilir. Örneğin üzerinde ağır vergi yükü olan ithal mallar yerine daha az vergi taşıyan yerli malları kullanabilir. Tatilini otellerde geçirmeyip konaklama vergisinden kaçınabilir. Veya yasanın tanıdığı biçimde vergi matrahını küçültmek için masraflarını daha dikkatle belgeleyebilir. Veya devletin teşvik için daha az vergi aldığı bölgelere yatırım yapmayı, daha çok vergi ödeyeceği bölgelere yatırım yapmaya tercih edebilir.

Bütün bu örnekler vergiden kaçınma halleridir.

Vergi kaçakçılığı ise doğrudan yasalara aykırı şekilde beyanname vermemek veya sahte belgelerle vergi matrahını düşürmektir ve suçtur.

Vergiden kaçınma ise suç değildir.

Vergiden kaçınma ile vergi kaçakçılığının ortak noktası ise her ikisinin de Hazine açıdan gelir kaybına yol açmasıdır.

Devlet bazen, bazı kurum ve bölgeleri korumak için vergi teşvikleri uygular. Örneğin kalkınmada öncelikli yörelere yatırımı teşvik için bu bölgelere yapılacak yatırımdan belli süre hiç vergi almayabilir veya daha az alabilir.

Ya da bazı kurumları desteklemek için bu kurumlara yapılacak yardımların vergiden düşülmesi olanağı sağlayabilir ki Kızılay bunun en önemli örneklerinden biridir.

Devlet Kızılay'a yapılacak yardımları kolaylaştırmak ve artırmak için Kızılay için vergi muafiyeti uygulamaktadır. Bu kuruma yapılacak tüm bağışlar vergiden düşülebilmektir.

Kızılay'a bu olanak tanındı diye başka kurumlara yapılacak bağışların bu kurumun üzerinden geçirilmesi ise "kötü niyetle vergiden kaçınma" halidir.

Siyasi yön

İktidara yakın vakıflara iktidara yakın büyük şirketlerin bağışta bulunması yaygın kullanılan bir yol haline geldi.

Devletten büyük arazi tahsisleri ve imar izinleri veya büyük ihale alan firmalar iktidara yakın olduğu bilinen aynı dünya göründeki vakıflara bağış ve yardım yapıyorlar. Bu vakıflara yardım yapmak siyasi otoritenin bir tavsiyesi ile gerçekleştiği gibi firmaların yaranmak için kendi kararlarıyla da oluyor.

İşin siyasi yönü bu…

Ancak bunu yaparken bile devlete vergi ödememek için kanuna karşı hile, kötü niyetle vergiden kaçınma veya kanunu dolanma gibi yollara başvurmak bağış ve yardım ahlâkıyla hiçbir şekilde uyuşmuyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.