28 Ağustos 2020

Kadın öldürme özgürlüğü

Kendilerine göre "haklı gerekçe" öne sürüyorlar: İstanbul Sözleşmesi Türk aile değerlerine aykırı. Hangi Türk aile değerine aykırı dediğiniz zaman, verebildikleri bir yanıt yok. Kadını dövmek, döverek öldürmek Türk aile değerlerinden biri midir?

Türkiye erkek şiddetinin adeta özendirildiği, kadının ise dövülebildiği, sömürülebildiği, alınıp-satılabildiği, işkence edilebildiği, öldürülebildiği bir ülke olmaya doğru hızla ilerliyor.

Batman'da adam arabayla takip ettiği eski eşini sokak ortasında tabancayla vurup öldürüyor. Kadın yere yığılıp kalıyor. Korkudan kimse yanına yaklaşamıyor.

Adam sevgilisini davet ettiği çiftlik evinde önce döverek öldürüyor, cesedini bir fıçıya sokup yakıyor, üzerine beton döküyor. Çevresi "vardır bir bildiği" diyor.

Adam sevgilisinin evini basıyor, arkadaşının yanında kadını döverek öldürüyor. Kadını döverken diğer arkadaşı video çekiyor ve sosyal medyada paylaşıyor.

Boksör olmakla övünen adam boksörlüğünü sevgilisi üzerinde uyguluyor, kadını öldürüyor. "Barışmak istemedi" diyebiliyor.

Adam karısını kız çocuğunun gözü önünde defalarca bıçaklıyor. Çocuk "anne ne olur ölme" diye çığlıklar atıyor. Kimse müdahale edemiyor.

Kadın dövmek ve öldürmek ne kadar kolay Türkiye'de…

Adam, belediye otobüsünün içinde koluyla boynundan sıkıştırdığı kadına tokat atıyor ve ağır hareketlerde bulunuyor. Otobüste kimse müdahale edemiyor. Görüntü sosyal medyaya yansıyınca polis yakalıyor, karakolda sorguya çekiyor. "Nişanlımdır, şaka yaptım" diyor. Kadın korkudan şikayetçi olamıyor.

Adam güpegündüz kadını parkta yere yatırıp ağır hakaretler eşliğinde yumrukluyor. Kimse müdahale edemiyor.

Adam Siirt'te, 18 yaşındaki kadını evlenme vadiyle eve kapatıyor, 20 gün boyunca dövüyor, tecavüz ediyor, "kime şikayet erersen et daha önce de yaptım bana bir şey olmaz" diyor. Genç kadın bir mektup bıkarak intihar ediyor. Ve adama dediği gibi birşey olmuyor. Mahkeme "rızaya dayalı ilişki ve kaçma şüphesi yok" diye tecavüzcüyü serbest bırakıyor.

Bu içler acısı örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bu ay işlenen kadın cinayetlerine bakalım…

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre temmuz ayında 36 kadın öldürüldü. 11 kadının ölümü şüpheli bulundu. Öldürülen 36 kadından 18'inin neden öldürüldüğü saptanamadı. 5'i ekonomik bahaneyle, 13'ü de boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair kararlar almak isterken öldürüldü. 18 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün saptanamaması kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu olarak değerlendiriliyor.

Kadınları kim öldürüyor? Yakınlarındaki erkekler öldürüyor. Platform'un verilerine göre temmuz ayında öldürülen 36 kadının 3'ünün kim tarafından öldürüldüğü tespit edilemedi. 11'i evli oldukları erkek, 5'i birlikte olduğu erkek, 5'i tanıdığı biri, 4'ü eskiden evli olduğu erkek, 2'si akrabası, 2'si babası, 2'si eskiden birlikte olduğu erkek ve 2'si de oğlu tarafından öldürüldü.

Sorumlu İstanbul Sözleşmesi

Erkeğin kadına tahakkümünün onun canını rahatça almaya kadar vardığı bir ortamda Türkiye'de iktidar kadına her türlü şiddeti önlemek için düzenlenmiş olan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı tartışıyor. Neden? Tarikatlar, üfürükçü din tacirleri öyle istiyor diye. Kadını her türlü sömürmenin, istismar etmenin, evde, sokakta, otobüste rahatça dövebilmenin, sokak ortasında öldürmenin önü kesilmesin diye. Bir de kendilerine göre "haklı gerekçe" öne sürüyorlar: İstanbul Sözleşmesi Türk aile değerlerine aykırı. Hangi Türk aile değerine aykırı dediğiniz zaman, verebildikleri bir yanıt yok. Kadını dövmek, döverek öldürmek Türk aile değerlerinden biri midir? Otobüste, sokakta, parkta kadını yumruklamak, yere yatırıp üzerinde tepinmek Türk aile değeri midir? Kız çocuğunun ağzını burnunu kırıp vücudunu morartmak, kemiklerini kırmak Türk aile değeri midir?

Yargıçlara sormak lazım…

Bir kadına 20 gün işkence yapılıp, tecavüz edilmesi, başlangıçta "ilişkiye rızası vardı" bahanesiyle suç değil midir? Aynı bahaneyle tecavüzcünün serbest bırakılması tecavüzcüleri cesaretlendirmez mi? Böyle bir karar bir yargıcın vicdanına nasıl sığar? Böyle bir vahşette bile devlet, yargı insanlıktan nasibini almamış bu tipleri nasıl toplumun içine salar?

Bütün bunların nedeni, ekonomik ve toplumsal yaşamın, devlet aygıtının ve hukukun erkeğin ekonomik, sosyal, siyasal ve cinsel ihtiyaçlarına göre örgütlenmiş olmasıdır.

Bu düzen erkeğin kadına tahakküm etmesine, hem emek olarak hem cinsel olarak sömürmesine dayalı bir düzendir ve değişmelidir.

Bu değişim için mücadele eden kadın hakları derneklerinin mücadelesi kadın-erkek eşitliğine, toplumsal cinsiyet eşitliğine, fırsat eşitliğine, özgürlüğe, demokratik, laik cumhuriyete inanan her kişi ve kurum tarafından desteklenmelidir. Kadın sorunu aynı zamanda erkek sorunudur.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.