28 Temmuz 2019

Instagram kimliğin için tatilde ne yaptın?

Özellikle tatilde ihtiyaç var tanıklığa.. Ne aşk, ne eğlence tanık olmadan yaşanmış sayılmaz. Bu tanıklığın dümeni yine Instagram’da; özellikle de müzikli yerlerde. Havaya doğrultulan ya da burna sokulan cep telefonları yoksa, o eğlence yaşanmış sayılmıyor…

Akıllı telefonlarda geçirilen zamanı, akıllı telefonlar bize söylüyor. Benim rekor kırdığım gün, geçenlerde tanımadığım birinin, story’sini izlediğim gün olabilir.

Çeşme’den bildiren hesabın sahibi üşenmemiş, neredeyse yarım saati bulan mini videoları peş peşe yüklemiş. Ekranın tepesinde beliren dilimler, burada nokta nokta olmuş vaziyette. Çeken kişiye bu kadar haz veren nedir diye merak etmemek elde değil.

İlk görüntüde epeyce yapılı, daha doğrusu kilolu bir beyefendinin, elinde pizza şeklinde bir pasta tuttuğunu görüyoruz. Arkada Stevie Wonder’ın Happy Birthday’i  cıyak cıyak. Müzik seçiminden ve kadrajın içine giren bronzlaşmış kalabalıktan anlaşılıyor ki sosyo ekonomik düzey “gelişkin”; herkes pek şen ve şakrak.

Adamcağızın pizza kılıklı pastasıyla çekilen bu videolarında nasıl bir haz var derseniz, bir türlü yanmak bilmeyen mumların defalarca yakılmaya çalışılması ve adamın bahtsız ve acıklı durumu olsa gerek.

Baktığınızda, adam kocaman bir adam, yaşı 40’larda. Etrafındaki kalabalık da öyle duruyor. Dolayısıyla çeken kişinin de o yaşlarda olduğunu düşündürtüyor. Belli ki çok heyecanlı bulduğu pasta tutma/mum yakma/yakamama/bir daha deneme faslının şehvetiyle parmağını telefonun ekranınından kurtaramamış…

Bir de beni tek çek!

Ege sahillerinden Akdeniz sahillerine, oradan Karedeniz yaylalarına, nereye giderseniz gidin, çalgılı çengili mekanlarda buna benzer görüntüler çıkıyor karşımıza. Doğumgünlerinde, özel günlerde ya da özel olmayan günlerde, tanıklık uğruna türlü zırvalıklar yaşanıyor.

Artık yapılan tatil Instagram tanıklığı olmadan haybeye yapılmış sayılıyor. Tatil ihtiyaçsa, daha büyük ihtiyaç, tatilin tanıkları. Tanıksız tatilin tadı tuzu yok. Tanıkların sizinle birlikte olmasına gerek yok; zira bilmem kaç tane takipçiniz, sizin paylaşacağınız fotoğrafları, özellikle “story”lerinizi izlemek için “can atıyor”. 

Bütün yazlık yerleri karış karış dolaşan ben değilim. Zaten tatil sevmem de bilmem de. Ama gittiğim yerlerde tatilciler oluyor ister istemez. Onları görmemek mümkün değil. Artık daha çok yer kaplıyorlar. Bir kendileri var bir de Instagram kimlikleri. Ve o kimliklerini canlı tutmak için, tatilde bile deli gibi çalışıyorlar.

Kolay değil işleri. Sonsuz pozlar verilerek elde edilecek ve sonra türlü filtrelerle adam edilecek o tek karenin ortaya çıkması için, önce toplu bir kare çekiliyor, sonra da sayısız “bir de beni tek çek”, olmadı “bir de şu fonda çek” geliyor. Fon demişken, “story” çekilecekse, fonda çalacak müziğe, gerçek dinleyecilerin zevkini iğdiş etmek pahasına, ayrı bir ihtimam gerekiyor. Yoksa “arkadaşlarla yaz keyfi” nereden anlaşılacak.

Fonda çalan müzik

Story çekerken, fondaki müzikle görüntü doğru eşleştiyse gün kurtuluyor. Ama tam olarak değil. Hikayenin üzerinde yapılacak diğer müdahaleler için, etraftaki herkesin konserde duyduklarını bir de cep telefonlarından duymasıyla şahlanıyor. Fırsat varsa, içinde bulunulan anın daha da ölümsüzleşmesi için, akrabalar, orada bulunamayan arkadaşlar “facetime”la aranarak, enginlere sığılmayıp taşılıyor.

Bir de seyredilen konserin mutlaka ve mutlaka canlı olarak yayınlanması gerekiyor. Başkalarının burnuna sokulan telefonla, o tek, bilemediniz beş kişiye aynı zevki tattırmak şart. Konseri “düz” izleyen insanların, bu faaliyetlerle takdirini kazanma ilüzyonu da cabası.

Bir iki arkadaşımla gittiğim konserde izlediğimiz grup, sevilen Türkçe sözlü hafif batı müziğinden seçme parçalar seslendiriyordu. Pek benlik bir durum yoktu ortada. Ama arkadaşlık aşkına oradaydım. Çıkan ses de o kadar fena değildi. Ancak o sese ulaşmak sıkıntılıydı. Sezen Aksu olsa anlayacağım ama isimlerini bile bilmediğim bu vasat grubun fotoğraflarını ve vidolarını çekenler yarış halindeydi. Şarkılara eşlik ederken, bir yandan da telefonlarını idare ediyorlardı. Düpedüz işkenceydi tabii. Konser tahammülfersa bir hal almıştı. Kibarlıkla aralarından ayrılmaya yeltenirken, ismini bile bilmediğim bu grup, “Yalnızlık Ömür Boyu” şarkısını söylüyordu arkamdan.

Yolda yürürken hangisi daha önceydi diye sormaktan kendimi alamadım. İnsanlar kalabalık arasında yalnızlık çektikleri için mi Instagram’a sardırdılar, yoksa Instagram mı insanları yalnızlaştırdı? Tamam, dünya boğucu bir yer. Kabul.

Ancak “harika” bir yaşam algısı yaratmaya yarayan Instagram, yalnızlık duygusunu altedemediği gibi, iyice derinleştirmişti ne yazık ki...

Yazarın Diğer Yazıları

Suç iki yüzlü olanda, sizde değil!..

İki yüzlülüğü parmakla göstermek, netliğe ve huzura kavuşmak için dolaysız bir seçenek gibi görünür. Dayanışma fakiri bir dünyada terk edilmiş insanlar arasında kendini terk edilmiş olarak tanımlayarak dengede görünme şansı sunar

Yeni afyon: Kaynanadili ve Plantasia

YouTube’da milyonlarca tık alan kült klasiği “Mother Earth's Plantasia” albümüyle Mort Garson, “How To Make A Plant Love You” isimli yeni çıkan kitabıyla Summer Rayne Oakes, “Millenial” kuşağının yükselen zevk ve ihtiyaçlarına cevap veriyor…

Soul divası Joss Stone İstanbul’a geliyor!

Dünya basını onun ismini Aretha Franklin ve Janis Joplin gibi isimlerle yan yana koyuyor."Total World Tour" ismiyle 200 ülkede 200 konser için yola koyulan İngiliz soul yıldızı Joss Stone, 11 Temmuz’da 26. İstanbul Caz Festivali kapsamında İstanbul’da