08 Haziran 2019

Pe Ke Ke - Uay pi ci

AKP Reis'i benim gibiler gibi Ye Pe Ge diyecek değil ya; seçkinlerin diliyle konuşuyor: Uay Pi Ci...

Yıllar önce, KCK ana davasının başladığı gün Diyarbakır'daydım. Duruşmaya ara verildiğinde kendime Adliye'nin yakınındaki kebapçıda bir "lahmacun ziyafeti" çekiyordum. (Antep lahmacununun adı çıkmış; siz fırsat bulursanız Diyarbakır usulü lahmacunu bir tadın da damağınız bayram etsin).

Gözü beni bir yerlerden, galiba TV'den ısıran, cin gibi garson sordu:

- Gazeteci abi İstanbul'dan geldin he? Bizim davaya mı geldin?

- Evet

- Ne diyor hâkimler?

- Şimdilik savcı konuştu. Ka Ce Ka'yı Pe Ka Ka'ya bağlamak istiyor.

Yüzünü buruşturmadı ama yüzündeki gülücük de silindi.

Az sonra boşalan ayran bardağını doldurmaya geldi ve gelir gelmez de yüzüne pek yakışan hınzır bir gülücükle sordu:

- Gazeteci abi, sizin oralarda sana ilkokulda yani, harfleri nasıl öğrettiler.  A, Be, Ce... Sonra Ke değil de Ka mı? Demin Pe Ka Ka dedinde... Bizim burda K'yi Ke diye öğrettiler ondan soruyom...

Sevimli yüzündeki fırlama gülücüğü silmeden gitti. Cevap yetiştiremedim...

*   *   *

İyi de yetiştirsem ne diyecektim ki?

Ödemiş'in İstiklal ilkokulunda küçük Aydın'a ve arkadaşlarına öğretmeni harfleri öyle öğretmişti. A, Be, Ce, De... Ke, Le, Me, Ne...

Diyarbakır'daki sevimli fırlamaya cevap veremedim ama ondan aylar sonra CNN Türk'te bir tartışma programındaydım (O zamanlar benim gibi "Reis'in canını sıkma olasılığı yüksek" gazetecileri de TV'lerin tartışma programlarına çağırıyorlardı). Terör, barış süreci, bir tekmede yıkılan barış masası gibi konular konuşuluyor.

Söz sırası bana geldiğinde "Hatırlayın Pe Ke Ke de silahları bırakacağını açıklamıştı, kaldı ki "... gibi bir cümleye başladım ama cümlemi tamamlayamadan karşımda oturan ve programdaki görevi AKP'yi ve özellikle Reis'i cansiperane savunmaktan ibaret bir tartışmacı pervasızca sözümü kesti.

- Engin bey daha başında safını seçmiş. Bakın Pe Ke Ke dedi...

Bu kez cevabı kaçırmadım. Ben de onun sözünü kesip sordum:

- Siz ilkokulda harfleri nasıl öğrenmiştiniz. Yani A, Be, Ce, De olarak mı?

Yeterince zeki değildi. Biraz şaşırdı sonra boş bulundu:

- Elbet öyle. Bütün çocuklar gibi yani...

Diyarbakır'daki garsondan o hınzır gülücüğü ödünç aldım:

- Ben de öyle, dedim. O yüzden Pe Ke, Ke demiştim...

Galiba hafiften morardı.

Programın yöneticisi meslektaş konunun tehlikeli sulara yelken açtığını sezdi, bir başka konuya atladı.

*   *   *

O geceki tartışma programını izleyen arkadaşlarla sohbet ediyorduk.

Kimileri "Aslan Aydın abi, herifi morarttın valla" diye sırtımı okşadılar, kimileri ise "Yav ben ilkokulda K'yi Ka diye öğrendim" dedi. Bir kaçı daha "Ben de öyle, ben de öyle" diye onu desteklediler...

Biraz soruşturunca ortaya çıktı, yabancı dil ağırlıklı okullara, mesela kolejlere filan gidenler K'yi Ka, M'yi Em, P'yi Pi diye öğrenmişler. Bencileyin bildiğimiz ilkokul eğitiminden geçenler ise hepsini "e" takısıyla...

Nitekim 70'li yıllarda kadın hareketinin etkili örgütü bir İKD vardı. Okumuş, yazmış, üniversitelerden geçmiş kadınlar "İ Ka De" derlerdi, o örgüte katılmış işçi kızlar ise İ Ke De...

Bu Ke - Ka takıntım daha sonra da sürdü. Hâlâ da sürüyor. Üstelik dal budak salıyor.

Beylerbeyi’nde oturduğum yıllarda tanıdığım safkan İstanbul fırlaması, doğma büyüme boğaz çocuğu manav Sabri bir gün meyve tartmaya ara verip, dükkanının tam karşısındaki bankayı işaret edip sordu.

- Engin abi, bazıları Eyçesbis gibi bir şey diyorlardı. Ben de ne diyor bunlar diye merak ediyordum. Meğer karşıdaki bankanın adıymış. Yani He Se Ce Be değil Eyçesbisi gibi yani... Sen biliyor muydun?

Sabri'nin dilinden kurtulmak zordur. O yüzden cevabı geçiştirdim. Çünkü ben de o bankayı nedense (evet nedense) Eyçesbisi diye okuyordum...

*   *   *

İşte bu derin dil ve Alfabe araştırmalarımın sonunda kafama dank etti.

Benim Kuzey Irak'taki Kürt örgütü YPG'yi (=Yekîneyên Parastina. Yani Halk Savunma Birlikleri) Diyarbakırlı Kürt delikanlı ya da bizim Manav Sabri gibi Ye Pe Ge diye okumam elbette doğal.

Ancak eğitimini Kasımpaşa'da Piyale Paşa ilkokulunda, liseyi İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde okuyup İstanbul İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi adlı yüksekokulda tamamlayan AKP Reis'i Recep Tayyip Erdoğan benim gibiler gibi Ye Pe Ge diyecek değil ya.

O seçkinlerin diliyle konuşuyor: Uay Pi Ci...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim