29 Eylül 2020

Kimin yanında; Azerbaycan’ın mı, Ermenistan’ın mı?

Kendinizi bir tartın hele, hangi ülkenin önce saldırdığına ilişkin bir yargınız varsa, o yargıyı bir tartın bakalım. Bu kesin bir bilgi mi, kaynağınız güvenilir mi?

Çok eski sözdür. Çok eskiliği kadar çok da doğru sözdür: Savaşta önce gerçek ölür!..

Türkiye medyasında turladım. Ardından Avrupa medyasında gazetelerin internet sayfalarından haber sitelerine kadar ulaşabildiğim ve dilini kavrayabildiğim bütün kaynakları sabırla ve inatla dolaşmaya çalıştım.

Sonuçta "Azerbaycan mı, Ermenistan'a saldırdı; Ermenistan mı Azerbaycan'a?" sorusunun kesin, güvenilir cevabını bulamadım.

Baştan inanmaya teşneyseniz, mesela Ermeniyseniz "Tabii önce Azerbaycan saldırdı" diyebilirsiniz. Hele hele bir Türk milliyetçisi iseniz saldıranın Ermenistan olduğuna baştan eminsiniz demektir.

Ama bizim mesleğimiz gönlünden geçenlerle değil birkaç kez ve birkaç kaynaktan doğrulanmış olgularla konuşmalı, yazmalıdır.

Kendinizi bir tartın hele, hangi ülkenin önce saldırdığına ilişkin bir yargınız varsa, o yargıyı bir tartın bakalım. Bu kesin bir bilgi mi, kaynağınız güvenilir mi?

Türkiye'de AKP - MHP kanadı duraksamadan, hatta bence ne olup bittiğini anlamaya bile çabalamadan kararını açıkladı.

Dışişlerine "müzakereci değil münazaracı" bir üslup getiren bakan Mevlüt Çavuşoğlu daha ilk silah sıkıldığında, ilk mermi patladığında hatta belki ondan da önce ilan etti:

- Sahada da, masada da Azerbaycan'ın yanındayız.

Ardından AKP Reisi pekiştirerek ilan etti:

- Azerbaycan'a yönelik saldırılarına bir yenisini ekleyen Ermenistan, bölgede barışın ve huzurun önündeki en büyük tehdit olduğunu bir kere daha göstermiştir. Türk milleti her zaman olduğu gibi bugün de tüm imkanlarıyla Azerbaycanlı kardeşlerinin yanındadır.

Bu tutuma şaşan var mı, beklenmedik bir tavır olarak gören var mı?

Sanmıyorum.

Azerbaycan'dan söz edilmişken "Tek millet, iki devlet" gibi anlamı ve içeriği tartışmalı bir slogan AKP iktidarınca benimsendi ve savunuldu.

Çatışman olasılığının gitgide tırmandığı, karşılıklı seferberlik ilanına kadar ulaştığı saatlerde Trump Amerika'sından, Birleşmiş Milletlere, NATO'dan AB sözcülerine uluslararası güçlerden içi hiç de dolu olmayan "Çatışmalara derhal son verilmelidir" gibi açıklamalar geldi. Oysa bu güçlerden biri, herhangi biri, "Son vermezseniz sonuçları olur ve o sonuçlara katlanmak zorunda kalırsınız" gibi yaptırım içeren, caydırıcı açıklamalar da yapabilirlerdi.

Yapmadılar.

Sonuçta uzun süredir barut fıçısı olan Güney Kafkasya sıcak savaş olasılığı her an artıyor. Belki bu yazı yayımlandığında savaş başlamıştır bile.

Ve o kadim ve bilgece sözü bir kez daha yaşarız: Savaşta önce gerçek ölür…

* * *

Oysa hiç de zor değildir.

Zor değildir, "Kolera ile veba arasında biz doktordan yanayız" demek.

Zor değildir, "Yangınla kundakçı arasında biz itfaiyeden yanayız" demek…

Zor değildir, "Azerbaycan'la Ermenistan arasında biz barıştan yanayız" demek.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim