27 Ağustos 2020

Gaz müjdesine sevinilecek; seviiiin!..

Sevineceğim, valla aylardır, yıllardır tek adam yönetiminden içi kararmış bir yurttaş olarak sahiden sevinmek istiyorum

Ruh sağlığımdan kaygılıyım. Şu lanet meslek yüzünden AKP medyasının amiral gemisinden lastik botuna kadar hepsini okumak zorundayım ve okuyorum. Gitgide anlamsız öfke patlamaları ya da durup dururken kahkaha nöbetleri yaşıyorum. İnşallah ruhsal bozukluğum daha ileri aşamalara ulaşmaz. Yakın çevremin bakışlarında "Bu herife bir şeyler oluyor. Çaktırmadan bir psikiyatriste filan mı göstersek acep" yollu bakışlar, yüz ifadeleri gözlemekteyim…

Sorun şu: AKP Reisi müjdeleledi, Reis'in damadı pekiştirdi. Türkiye'nin ekonomik geleceğini değiştirecek, Osmanlının yükselme dönemini andıracak bir müjde bu. Karadeniz'de çok büyük, ama çok çok büyük bir doğal gaz kaynağı bulundu…

Reis ve damadı bunu der de AKP medyası durur mu? Müjdeye müjdeler kattılar…

Sonra…

Sonra herkesin, hele bencileyin yoğurdu derin dondurucudan çıkarsa bile üflemeden yememeyi refleks edinmiş birinin neden yetirince sevinmediklerine kafayı taktılar.

AKP medyasının kalem silahşörleri kafayı takmakla yetinmediler, fırça üstüne fırça atıyorlar. Eski amiral gemisi lastik bota dönünce kendini "yeni amiral gemisi" sayan birinde, bir yazar "sevinmeyenler şizo'dur" demeye kadar vardırdı işi… (Ne demekse artık…)

Askerlik yapanlar bilir. Askerlik eğitiminde uzun uzun "komutlar" öğretilir. Meselâ tüfek çatma komutu olarak önce kısa ve kesin bir komut verilir:

- Tüfek çatılacak!..

Ardından tüfek çatmaya zaman tanımak için iyice yayılmış bir ek komut gelir:

- Çaaaaaaattt!..

AKP medyası da günlerdir aynı türküyü çığırıyor:

- Gaz müjdesine sevinilecek!..

Ardından yayık ama kesin bir buyruk:

- Seviiiiiiin…

Baş üstüne!.

Sevineceğim, valla aylardır, yıllardır tek adam yönetiminden içi kararmış bir yurttaş olarak sahiden sevinmek istiyorum. Gel gör ki öpülmedik bir kulağımızın arkası kaldı. Yoğurt üflemekten sevinmeye fırsat ve vakit bulamıyorum.

* * *

27 Mayıs 1960 darbesinin üstünden üç beş gün geçmişti. Daha TRT filan yoktu Ankara radyosundan darbeci generallerin sözcüsü bangır bangır ilan etti. Raman petrollerinin pabucunu dama atacak yeni bir petrol kuyusu bulunmuştu ve Türkiye'nin enerji sıkıntısı artık kesinlikle ve ebediyyen sona eriyordu…

Babam terzi Sadık, tarım ilaçları bayii Ahmet amca, tütün dikip satan Besim amca bizim evde rakı masasının başında konuştular.

- Koskoca devlet haber veriyor arkadaş. Kesinlikle doğrudur. Valla yaşadık yani…

Ergenlik sivilcelerinden yeni kurtulmuş, çiçeği burnunda üniversite öğrencisiydim. Ben de inandım.

Yalanmış.

O petrol müjdesi darbe sonrasının kargaşasını yaşayan Türkiye'de halka gaz vermekten ibaret budalaca bir propagandadan ibaretmiş.

O günden sonra ne zaman bir ekonomik ya da siyasal kriz yaşansa, hep bir petrol müjdesi pazarlandı. Bir süre sonra artık TİP üyesi olacak kadar büyümüş, ufaktan ufaktan bilinçlenmeye başlamış delikanlılar olarak her petrol ya da doğal gaz müjdesiyle "Yemezler anam. At terli" diye dalga geçmeye başladık.

Rahmetli arkadaşım Atila Özkırımlı 12 Mart darbesinin ardından gelen "müjdeler"den birinde "Üniversitede bize devlet yalan söylemez diye öğretiyorlar. Ama devlet yalan söylüyor arkadaş" diye bilgelere özgü bir cümle bile kurdu…

* * *

Şimdi de Karadeniz'de, Ereğli açıklarında dev boyutlu bir doğalgaz müjdesi…

İyi de AKP öncesi kömür, petrol, doğalgaz müjdeleri hiç olmazsa krizden krize, ekonomik darboğazın iyice boğazımızı sıkar hale geldiği zamanlarda önümüze sürülürdü. Hani neredeyse beşer, onar yıllık aralıklarla.

Oysa AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana tastamam 31 gaz ya da petrol müjdesi okuduk, dinledik… Hani neredeyse yılda 1,5 (bir buçuk) müjde…

"Buçuklu müjde de ne ola" diye sormayın lütfen.

Reis dediyse, damat yinelediyse "buçuklusu" da olur… O yüzden AKP medyasının gazetecimtrak kalemşörleri ne kadar öfkelenirse öfkelensin, bizlere dönüp "Biz seviniyoruz, siz niye sevinmiyorsunuz lan" diye böğürürse böğürsün, ben yoğurdu üflemeye devam edeceğim.

Sizlere de üflemenizi öğütleyeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim