28 Mayıs 2023
Ankara'da Mimar Kemal adını taşıyan bir ilkokul var.
Bülent Ecevit'ten Çetin Altan'a, Sevgi Soysal'dan Altan Öymen'e, Orhan Pamuk'tan Hasan Cemal'e, Murat Karayalçın'dan Seçil Heper'e çok sayıda isim bu okulun sıralarından geçmiş.
Bülent Ecevit okulu için "Devrimin mutfağı" dermiş.
Nereden mi biliyorum?
Aynı okuldan mezun Can Dündar'ın 13 yıl evvel yazdığı şu yazıdan.
İlkokulunda okuma şansını bulamasam da lise diplomamı aynı kişinin adını taşıyan bir okuldan, Kocaetepe Mimar Kemal Lisesi'nden aldım.
Doğrusu liseye gidene kadar Mimar Kemal'in (tam adı Ahmed Kemaleddin) kim olduğunu bilmiyordum.
Meğer Ziya Gökalp onu "Türk Milli Rönesansı'nın kurucularından" biri olarak kabul edermiş.
Meğer önünden geçtiğim, içinde bulunduğum bir sürü yapı Kemaleddin Bey'in imzasını taşırmış.
Sonradan Devlet Tiyatroları'na verilen 2. Evkaf Apartmanı mesela.
İçeride sahnelenen oyunları izlemeden evvel, dışarıdan mimarisini izlediğim bu harika bina aynı zamanda Orhan Veli, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi ebedi isimlere ev sahipliği yapmış.
Sonra Ankara Palas.
Ulus'ta eski Meclis binalarının karşısındaki meşhur yapı. Erken Cumhuriyet'in kritik dönemeçlerine tanıklık etmiş mekân. Birinci Ulusal Mimari denen akımın bir diğer kurucusu Vedat Tek tarafından başlayan inşaatını Kemaleddin Bey tamamlamış.
Sonra Gazi Eğitim Enstitüsü.
1927'de Muallim Mektebi olarak açılan, sayısız eğitmen yetiştiren, Cumhuriyet'in asırlık kurumunun yapısı da ona ait.
Mimar Kemaleddin'in eserleri Ankara'yla sınırlı değil elbette.
İstanbul dahil olmak üzere memleketin birçok şehrinde onun imzasını taşıyan yapılar mevcut.
Laleli'deki Tayyare, diğer adıyla Harikzedegan (Yangınzede) Apartmanları mesela.
Tarihi Yarımada'da betonarme inşa edilen ilk toplu konutun o olduğu söylenir.
1920'lerden 80'lere kadar amacına uygun olarak kullanılan, o tarihten sonra farklı şirketlerin otel olarak işlettiği görkemli bina.
Sonra Sirkeci'deki Dördüncü Vakıf Han...
Yapımına 1912'de başlanan, 1919'da kaba inşaatı biten, şehir işgale uğradığında Fransızların kışla niyetine kullandığı yapı1927'de tamamlanmış. Şimdilerde o da bir otel olarak hayatını sürdürüyor.
Çapa Tıp Fakültesi'nin yanı başında bulunan, Birinci Ulusal Mimari'nin alameti farikası kemerli pencereleri ve çinileriyle önünden geçen herkesin dikkatini çeken, bugün Çapa Fen Lisesi olarak varlığını sürdüren bina da Kemaleddin Bey'e ait.
Listeyi daha uzatmak mümkün. Ama gerek yok. Meraklısı internette sadece 57 yıl yaşamış bu değerli insanın diğer eserlerini bulabilir.
Şimdi başlığımıza dönebiliriz.
Türkiye'de geniş kitleler Mimar Kemaleddin'i 2009 yılında tanımaya başladı.
Malumunuz, 2005 yılında Türkiye yeni bir para rejimine geçmiş, paradan 6 sıfır atılmış, "Yeni Türk Lirası" YTL tedavüle girmişti. Bu geçiş dönemi 2008 sonuna kadar sürmüş, 2009 yılının ilk gününden itibaren "Yeni" ibaresi kaldırılmış, piyasaya üzerinde sadece TL yazan banknotlar sürülmüştü.
İşte o banknotlardan 20 TL olanların bir yüzünde Atatürk, diğer yüzünde Kemaleddin Bey'in portresi yer alıyordu. Yanında da bugün Gazi Üniversitesi Rektörlük Binası olarak varlığını sürdüren Muallim Mektebi'nin cephesi bulunuyordu.
2009 yılının ikinci gününde cebinde 20 TL bulunduran bir kişi, yaklaşık 13 Amerikan Doları alabiliyordu. Zira o günlerde 1 Dolar yaklaşık 1,52 TL'ye denk geliyordu.
Meraklısı şu linke girip, tarihi seçip, Merkez Bankası paritelerini görebilir
(1 Ocak'ta Merkez Bankası tatilde olduğu için 2 Ocak'a bakmanız gerekiyor.)
Bu yazıyı yazmaya vesile olan şeyi tahmin ettiğinizi sanıyorum.
Uzun bir süredir piyasada 1 dolar 20 TL'nin üzerinde alınıp satılıyordu. Ama Merkez Bankası türlü çeşitli atraksiyonlarla Dolar'ın resmi kurunu 20 TL'nin altında tutmayı başarmıştı. Lakin geçtiğimiz Cuma mızrak çuvala sığmadı ve MB kuru da 20'nin üzerine çıktı. Sonra apar topar 19.90 seviyelerine indirildi.
Şimdi hepimiz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertesinde, demokrasi kadar ekonominin de ne olacağını merak ediyoruz.
"Heteredoks" diye cilalanan kerameti kendine menkul ekonomi politikalarıyla mı devam edilecek, başka bir yaklaşım mı hakim olacak?
Bakıp göreceğiz.
Ama her halükârda 1 Mimar Kemaleddin Bey vererek, 1 George Washington alamayacağımızın farkındayız.
Çok onur kırıcı.
Aydan Çelik kimdir? Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu. İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu. Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı. 2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu. 2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı. Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi. Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor. |
Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir, AKM’deki törende Neşet Ertaş’ın sesinden Allı Turnam’ı dinletince hafızam beni çeyrek asır öncesine götürdü. Fakir Baykurt’un cenaze töreninde kızı Işık Baykurt da bize aynı türküyü dinletmişti
Bugünlerde Kanal İstanbul hattındaki inşaatlar vesilesiyle tekrar gündeme gelen Sazlıbosna Barajı, sadece şehrin önemli su kaynaklarından biri değil; aynı zamanda leyleklerin yaşam ve konaklama alanı
© Tüm hakları saklıdır.