11 Ağustos 2023

Erkin Koray nam-ı diğer Erkin Baba'nın ölümü ile ülke kamuoyu sarsıldı. Bu vedanın arkasından sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımların yanı sıra televizyon ekranlarında Erkin Koray şarkıları üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmeler dikkat çekiciydi. Hepimizin hayatında derin izler bırakmış olan birisinin ardından duyulan derin üzüntü dalgası ile karşı karşıya kaldık. Seksen iki yaşında hayata veda eden büyük ustanın altmış beş yıllık sahne hayatı söz konusu olduğunda, yaptıklarının bu ülkenin müzik tarihi açısından unutulmaz köşe taşları olduğunu çoğu kişi ne yazık ki bilmez! Bunun da ötesinde Anadolu Rock olarak adlandırılan tarzın yerleştirilmesinde öncülük eden ve uzun saçları ile giydiği kıyafetler nedeniyle Beyoğlu'nun arka sokaklarında yaşadığı kavgalarda burnuna, yüzünün farklı kıvrımlarına kesici alet darbeleri aldığından bugün bu tarza gönül verenlerin büyük çoğunluğunun bile haberi yoktur!
Erkin Koray ile ilgili belgeselde konuşan Barış Manço'nun şu sözleri dikkat çekicidir:
"Uzun saçın sefasını ben sürdüm cefasını ise Erkin çekti."
Erkin Baba bu durumu anlatırken özellikle sokakta görünür olmak istediğini ve bunun için de her türlü şeyi göze aldığından bahseder. Mesele kavgaysa kavga da etmişlerdir ve sonunda kendilerini olduğu gibi kabul ettirmeyi de başarmışlardır. Şimdi bile uzun saçlı, farklı kılık kıyafetli erkeklere dönük tuhaf bakışların devam ettiğini düşündüğünüzde bir de gözünüze ellilerin sonu altmışlı yılları getiriverin bakalım, nelerle karşılaşacaksınız?
Türkiye'de müziğin sosyolojik arka planı ile ilgilenenler açısından 1950'li yıllar son derece önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü bu yıllar içerisinde ülkenin bir taraftan Amerikan tarzı hayat ile tanışma süreci hızlanır öte taraftan köyden kente göç eden kitlenin artışıyla beraber büyük şehirlerde yeni bir hayat filizlenmeye başlar. Yabancı şarkılara Türkçe sözlerin yazıldığı yıllarda bir tarafta Türk Sanat Musikisi içerisinde ileride sanat güneşi olarak adlandırılacak olan Zeki Müren'in sahneye adım atışı başlar diğer tarafta ise rock müziğin kasıp kavurduğu gençlik arasına yavaş yavaş büyük kentlerimizdeki gençler de dahil olurlar. Piyano eğitmeni bir annenin oğlu olarak küçük yaşlardan itibaren sıkı bir eğitim sürecinden geçen Erkin Koray'ın gönlü de bu rock müzik ateşi ile yanmaya başlar ve hızla yola koyulur. Burada bir parantezi açmak yerinde olacaktır, ileride bu alana damgasını vuracak olan Erkin Koray'ın yanı sıra Barış Manço ve Cem Karaca'nın da hem eğitim hayatları hem de annelerinin sanatla uğraşıyor olması dikkat çekicidir. Koray Alman Lisesi'nden, Manço Galatasaray Lisesi'nden, Karaca ise Robert Koleji'nden mezundur. Vecihe Koray piyano sanatçısı ve eğitmeni, Rikkat Uyanık Manço Türk Sanat Müziği sanatçısı, Toto Karaca ise tiyatro tarihimizin unutulmaz isimlerinden birisidir.
Türkiye'nin köylerden kentlere doğru akmaya başladığı yıllarda müzikal anlamda da büyük bir dönüşüm süreci başlayacaktır. Ve bu noktada çıkmış oldukları yolun ötesine geçme amacıyla kendi kültürlerini daha yakından tanımaya başlayacaklar ve Anadolu Rock adı verilen tarzın oluşmasını sağlayacaklardır. Burada hiç kuşkusuz en büyük katkı Erkin Koray'ındır, onun açtığı yoldan Manço ve Karaca'nın yanı sıra Fikret Kızılok da girecektir. Koray, kalıplara girmeyi reddeden ve sürekli olarak arayışta olan bir kişiliğe sahiptir. Bu yüzden de müzik tarihimizde en çok grup kuran ve ayrılan kişilerin başında gelir. Arayışını ülke dışında da sürdüren şöhretin yerine kendi içsel yolculuğunu her daim devam ettiren bir kişiliktir, bu özellikleri ile üzerinde tez yazılmayı fazlasıyla hak etmektedir. Müzikal arayışı onu bir dönem arabesk müziğin önde gelen ismi Orhan Gencebay ile buluşturur ve ikili birbirlerinin eserlerinde bizzat icrada bulunarak yola devam ederler. Erkin Baba, arabesk müziğin tınılarını da devreye sokarak unutulmaz eserleri dinleyicileri, sevenleri ile buluşturur. Bu aynı zamanda Koray'ı unutulmaz yapacak olan popüler kültür eserlerindeki kullanımını da hızlandırır. Böylece bugün üzerinden elli yıl geçmiş olmasına rağmen izlemeye doyamadığımız Hababam Sınıfı klasiklerinde Erkin Baba'nın şarkıları bizlere eşlik etmeye devam eder. Şarkı sözleri sadece sinema filmlerinde değil tribünlerde (Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah), sokakta ve daha sonra beyaz cam ile televizyon dizilerinde yine bizi bize anlatmayı sürdürür. İlk aklıma gelen Geniş Aile dizisi ve dizinin müziği olan Komşu Kızı, Koray'ın ses getiren şarkılarından sadece bir tanesidir.
Erkin Koray Türkiye müzik tarihinin en mağdur kişilerinden bir tanesidir aynı zamanda çünkü telif hakları konusundaki mağduriyeti nedeniyle hayatını sürekli olarak oradan oraya çalışarak geçirmek durumunda kalmıştır. Bu durum onun ülke tarihindeki ilklerini yaratmasına da vesile olmuş ve rock barların ortaya çıkışını sağlayan kişi olmasına da yol açmıştır. Plaklardan kasetlere oradan CD'lere uzanan yolculuk içerisinde her daim üretken olmayı sürdüren ve inatla duruşundan en küçük bir taviz vermeden müzikalitesini koruyabilen bir kişiliktir Erkin Koray. Türkiye'de değil Amerika'da ya da Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde dünyaya gelmiş olsa büyük bir ihtimalle dünyanın sayılı gitaristlerinden birisi olarak anılacak ve şöhreti ülke sınırlarını fersah fersah aşacaktı. Dünyanın ve ülkemizin geçirdiği dönüşüm süreci içerisinde müzik üzerinden kat ettiği yolculukta Erkin Koray'ın derin izler bıraktığını ve bu noktada kendini aşabilmek amacıyla sık sık yurt dışına çıkarak orada müzik yapmayı sürdürdüğünü görmekteyiz. Hatta bir seferinde gazeteci Arda Uskan ile birlikte John Lennon ve eşi Yoko Ono ile birlikte sabah kahvaltısında buluşurlar.
Sevgili öğrencim, dostum Fatih Vural, Erkin Babanın ölümü sonrasında şu satırları yazmıştı:
"…Üçü de ciddi bir zihinsel kırılma ve hatta aydınlanma ile buluyor yolunu. Batılı bakış açısıyla kendi topraklarına yabancılaştıklarının farkına varıp Anadolu'daki cevheri keşfediyorlar. Ve bence üçü de birbirinin tamamlayıcısı. İçlerindeki en büyük müzisyen, Erkin Koray. En büyük ses, Cem Karaca. En derin adam ise Barış Manço".
Bu yorumun altına şu ifadelerle katkıda bulunmuştum:
"Hakikaten birbirlerini tamamlayan bir üçlü söz konusu. Öte yandan müzikal anlamda en büyükleri en son aramızdan ayrıldı."
Erkin Koray'ın müzikal anlamda diğer iki ismin ötesinde olmasına karşın şöhret ve o şöhretle bağlantılı etki açısından geride kalması da bir açıdan yine Koray'ın hayat anlayışına ve kişiliği ile örtüşüyor. Derdi hiçbir zaman para, şöhret, ün olmayan ve arayışını her daim devam ettirebilen bir kişilik kendisi. Bu yüzden de bütün zig zağlara karşın söz ve müziği ile ortaya koydukları ile hayatının sonuna kadar mücadelesini sürdürüyor. Altmışların, yetmişlerin, seksenlerin, doksanların hatta iki binlerin çocuklarına, gençlerine dahi hitap edebiliyor. Vedası ile Türk müzik tarihinde büyük bir dönem sona ermiş oluyor. Aslında biraz daha dikkatlice baktığımız takdirde bizi bize anlatan sesler, hayatımızdan birer birer ayrılıyorlar ve onların ayrılışları ile biraz daha fazla yalnızlaşıyor, kimsesizleşiyoruz. Öte yandan böylesi büyük sesleri canlı olarak dinleyebilme şansına sahip olabildiğimiz için de hakikaten çok şanslıyız. Onlar gibilerinin gelebilmesinin içinde yaşadığımız koşullarla mümkün olmadığı kanaatindeyim. Nurlar içinde yatsınlar. Bizi bizlere müthiş bir biçimde anlatmayı başardılar ve iyi ki de bunu yaptılar. Erkin Koray'a Allah'tan rahmet, başta sevgili kızı olmak üzere tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Nurlar içinde yat büyük usta.
Ahmet Talimciler kimdir?Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı. 1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir. Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır. Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. Kitapları -Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları) -Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları) -Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları) -Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi) -Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap) -Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap) -İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor) -Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor) -Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile) -Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research) |
Sahanın kenarında olması gereken lider tribünde yaşananları yanındaki yöneticiye anlatarak rahatlarken sahanın içi anlaşılmaz bir biçimde kontrolsüz bırakılmış ve Beşiktaş kulübü bir sezon daha ligin yarısı gelmeden şampiyonluğa veda etmiştir!
Ülke gündemini meşgul eden konuda da legal bahis üzerinden gidildiğini aklımızdan çıkartmamak durumundayız. Çünkü diğer alan çok daha büyük ve bir o kadar daha çetrefilli bir mücadeleyi gerektiren cinsten. Öte yandan legal bahis endüstrisinin başta FİFA ve UEFA olmak üzere dünyanın futbolunu yönlendirenler tarafından da özendirildiğini de unutmamalıyız
FİFA Başkanı Gianni İnfantino, şu sözlerle İsrail’in turnuvalardan menedilmeyeceğini açıklıyordu: ‘FİFA jeopolitik sorunları çözemez’. Bu ifadeyi kullanan başkanın Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sırasında jeopolitik sorunları çözmeye dönük kararın altında imzası olmasını ise her nedense kimse sormadı bile!

© Tüm hakları saklıdır.

