“Coşku dolu” bir hoca”: Mübeccel Belik Kıray

7 Kasım 2007'de kaybettiğimiz Mübeccel Belik Kıray'ı, ölümünün 15. yıldönümünde eserleri üzerine yapılmış yeni bir derlemeyle anıyoruz...

07 Kasım 2022 11:51

 

Mübeccel Belik Kıray’ın[1] (1923-2007) Türk sosyolojisine katkıları muazzam. Çukurova köylerine, İzmir’e, Karadeniz Ereğlisi’ne vd. muhitlere dair saha çalışmaları, bizzat keşfettiği tampon mekanizma[2]kavramı, değişim, evrim, kentleşme, aile ve kadın, tabakalaşma, kente göç ve gecekondular… uzun yıllara yayılan üretimlerinin yanı sıra yetiştirdiği öğrenciler ile Kıray’ın katkısının değeri paha biçilemez. Bu yüzden Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray isimli yeni bir kitabın yayımlandığını öğrenince çok heyecanlandım. Umarım bu kitap vesilesiyle nice okur Kıray’ın makalelerine, kitaplarına yeniden dönüp bakacak, sosyolojiye dair heyecanları canlanacaktı.

Kıray’ın en iyi bildiğim ve tekrar tekrar okuduğum kitabı olan Örgütleşemeyen Kent: İzmir, 1968 yılının İzmiri’nden söz ediyor olsa da bugünün İzmiri’ni ve birçok büyükşehri yakinen tanımak için çok değerli gözlemlerle örülü bir kitap. Merkezî iş mıntıkası ve tampon roller [… En belirginleri deve taşıma şirketleri ile, üretici ile şahsen temas eden eski mültezimler gibi çalışan şirket memurları ve komisyoncular … [3]] vurgusu, incir-üzüm-tütün depoları, hanlar, hanların farklılaşan fonksiyonları [depolama, işleme, taşıma yerine idare ve kontrol][4], hanların yeni iş hayatına uyumları [… Eski hanlardaki bürolar hâlâ binanın bir başka bölümünü depo olarak kullanmakta, bir cins yarı farklılaşma seviyesi göstermektedirler. …[5]] … tüm detaylarıyla değişen bir İzmir portresini (Kıray “konakların iç yapıları ve yaşayışı için” Halid Ziya Uşaklıgil’in İzmir Hikâyeleri kitabını adres gösterir[6]) okuruz kitapta. Kıray’ın pek çok yorumunu alıntılamak istediğim kitabın bence en önemli ve çarpıcı yerlerinden biri şurası: “Kısaca söylemek gerekirse, ihtisaslaşıp örgütleşemeyen iş konuları, perakende küçük satış ve küçük imalât belirli bir mekâna yerleşmemekte ve ‘yüzer’ halde kalmaktadır. Buna karşılık, örgütleşmiş faaliyetlerin, sanayiin, bankaların, toptancıların mekân ve yerleşme yönünden böylece ‘yüzdüğü’ hiç gözlemlenmemiştir.”[7] Kıray’ın bu iki cümlesiyle çözülen kırsaldan kentleşmenin dinamiklerine, günümüz büyükşehirlerindeki örtük-yaygın sözde-köylerden gecekondulara dek varabiliriz. Sanayi öncesi İzmir ile metropoliten bir İzmir arasındaki değişimi anlatan kitap, Gideon Sjoberg’in “sanayi öncesi kent” kuramı, Gustave E. von Grunebaum’un Ortadoğu şehirlerine dine özel önem verdiği tarihçi yaklaşımı, Sorbonne Üniversitesi’nde Coğrafya profesörü olan Xavier de Planhol’nun siyasi ve kültürel coğrafya yaklaşımı vd. teorilerle[8] kuramsal arka planını zenginleştirir.

Şarlo’nun filmlerinden moda dünyasının defilelerine…

Henüz yeni kurulmuş olan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) felsefe kürsüsüne kayıt yaptıran Kıray, başlangıçta felsefe alanında Nusret Hızır’dan etkilenmişse de, sonrasında Muzaffer Şerif Başoğlu, Niyazi Berkes, Behice Boran ve Mediha Berkes gibi hocalarından aldığı derslerin etkisiyle sosyoloji alanına geçiş yapar. Hocalarının etkisini “Muzaffer Bey’le Behice Hanım’ın derslerinde, iştahımız kesilirdi heyecandan, o kadar heyecan verici olurdu bunlar” diyerek anlatır (Atacan vd, 2004:57). ‘Müthiş bir akademik çevre’ olarak adlandırdığı hocaları arasında –yukarıda sayılanlara ilaveten– Wolfram Eberhard, George Rohde ve Pertev Naili Boratav’ı da sayan Kıray’a göre, “bu hocalarla birlikteyken insanın tembel olma ihtimali yoktur” (Atacan vd, 2004).[9]

Kıray, 1944’te DTCF’den mezun olduktan sonra, Behice Boran’ın danışmanlığında “Ankara’da İstihlak Normları” başlıklı doktora çalışmasına başlar. Doktora tezini bitirmesi akabinde hocalarının da katkılarıyla, ikinci bir doktora çalışması yapmak üzere 1946’da Northwestern Üniversitesi’ne (Illinois, ABD) gider. “Tüketim Kalıpları ve Sosyal Tabakalaşma Sistemlerinin Karşılaştırmalı Bir İncelemesi” [A Comparative Study of Patterns of Consumption and Systems of Social Stratification] başlıklı tezini 1950’de bitirir. Kıray bu tezde 4 kültürü [Tzintzuntzan, Meksika; Ponape, Doğu Karolin Adası; Ngoni, Güney Afrika ve Ankara, Türkiye] karşılaştırır. Amerika’dan döndükten neredeyse 10 yıl sonra, 1961’de üniversite hocalığı kariyerine ODTÜ’de başlar.[10] Üslubuna dair şu önemli hususu paylaşmak isterim: “Onun bireysel söylemi ve ifade biçimi ile tanışık olanların ortak kanısı, en soyut bilimsel kavramların ‘ayakları yere değmek’te, tartışmaları sadede getirmekte, veri bolluğu içinde kaybolmak yerine, somutta benzersiz (unique) olanın gizlediği teorik bir noktayı kolayca açıklığa kavuşturmakta, sosyolojik önermeleri bilinebilir kılmak için Türk halk özdeyiş ve geleneklerinden çağdaş edebiyat ürünlerine, Şarlo’nun filmlerinden moda dünyasının defilelerine dek uygun örnekleri çabucak sunmakta gösterdiği başarıdır.” (Akşit, Nalbantoğlu ve Tüzün, 2010: 109)[11]

Kıray’ın saha araştırmalarından Ereğli: Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası’nın yayımlandığı yılı [1964] dikkate alırsak Türk sosyoloji tarihi için çok mühim bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılması istenen çalışmada amaç 1961 yılında inşaatına başlanan demir-çelik fabrikası ile bölgeyi etkileyecek ağır sanayinin insan davranış ve tutumlarında sebep olacağı değişiklikleri gözlemlemek üzere bir başlangıç noktası sağlamaktır.[12] Kıray bir başka araştırmayı Çukurova’da Hollandalı J. Hinderink ile birlikte yapar.[13] Adana’da bulunan ve tarımsal ekonomik gelişmenin farklı aşamalarını temsil ettiği düşünülen Oruçlu, Karacaören, Yunusoğlu ve Sakızlı köylerinde yapılan araştırmada toprakta mülkiyet düzeni ve tarımsal-ekonomik gelişme konusu incelenmiştir.[14] Kronolojik olarak devam ettiğimizde sosyoloğun Örgütleşemeyen Kent: İzmir’de İş Hayatının Yapısı ve Yerleşme Düzeni (1972) başlıklı çalışmasına geliyoruz. Söke, Selçuk, Kuşadası, Yenihisar, Davutlar, Balat ve Doğanbey’e dair yaptığı turizme yönelik saha araştırması ise Kıray’ın bir başka değerli çalışması.

Heyecanlı, “coşku dolu” bir hoca[15]

Kıray’a göre “hemen her on yılda bir patronaj sistemi işlevini yitirmekte, yerini yeni ve daha karmaşık bir patronaja bırakmaktadır. İlk patronaj şekli ailedeki en yaşlı ya da tecrübeli kişinin öncülüğündeki akrabalık ilişkileridir. 1950’lerle beraber değişim olmuş ve hemşerilik ilişkileri daha iyi örgütlenerek bir himaye grubu olarak ortaya çıkmıştır. 1970’lerden sonra ise siyasi parti patronajı geniş nüfuz alanı ile hâkim sistem haline gelmiştir. 1990’ların başında ise yeni patronaj ilişkileri dinsel liderler ve merkezlerin kontrolüne geçmiştir. (Kıray, 2006h: 368-369)[16] Modern sanayi şehirlerinin merkezinde iş mıntıkası, etrafında işyerleri ve konutların karışık bulunduğu geçiş mıntıkası, sonra ucuz konut mıntıkaları, sonra orta sınıfın konut mıntıkası, en dışarıda ağır sanayi mıntıkası ve üst sınıfın konut mıntıkaları bulunur. Kıray’a (1982b) göre modern şehirler dalga dalga büyür; burada nüfusun rastgele artmasından ziyade şehir içindeki sanayinin gelişmesi, yolların ve tabakalaşmanın sembolü konut alanlarının yapılması etkilidir.[17] Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu’nun titiz ve detaylı “Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri” başlıklı çalışmasının ardından Şeyda Sevde Tunçbilek ve Enes Kabakcı’nın Kıray Sosyolojisi’nin antropolojik nüvelerinin peşine düştükleri makale ile sürüyor. Bu makaleye göre “Kıray’ın “tampon mekanizmalar”ı değişimin –belirli yönde– “buhransız” ve “denge halinde” gerçekleşmesinde başat bir işlev görür.[18] Kıray şöyle diyor: “… Değişmenin buhransız olmasını sağlayan,[19] çözülmenin önüne geçen ve her iki sosyal yapıya da ait olmayan bu yeni beliren müesseseler, ilintiler, değerler ve fonksiyonları biz ‘tampon mekanizmalar’ terimi ile ifade ediyoruz. …”

Mehmet Emin Balcı’nın “Kıray’ın Hayaleti: Sosyolojik Bir Söylemin Yükselişi ve Düşüşü Üzerine” başlıklı, sosyoloğun meslekî yaşam döngüsü ve karşılaştığı sosyolojik söylemlere yönelik tutumunu evrim, yapı, kültür odağında yorumladığı makalesinin ardından Salih Ünüvar, Kıray’ın en mühim çalışma alanlarından biri olan kırsal kalkınmanın izini sürüyor. Bu makalede öğreniyoruz ki, Kıray’ın köy çalışmalarında Çukurova’nın seçilmesinin sebebi “Çukurova’da kendi kendine yeterli, traktörsüz, suni gübre, sulama ve şehre ulaşım, pazar için üretim imkânının olmadığı veya çok sınırlı olduğu köylerin yanı sıra, makineli, suni gübreleme ve sulama imkânının olduğu, şehre ulaşım imkânlarının bol ve kolay olduğu ve neredeyse hane tüketimi için üretimin yapılmadığı son derece gelişmiş köyler bulma[nın] mümkün”[20] olmasıdır.

Kıray’ın toplumsal değişme ve tabakalaşma anlayışına yakından bakan Aynur Erdoğan Coşkun’un “Evrimsel Gelişme ya da Planlı Modernleşme” başlıklı makalesinin ardından Murat Şentürk’ün “Geçişin Mekânı Olarak Kente İlerlemeci ve (Örtük) Müdahaleci Bir Yaklaşım) başlıklı makalesi geliyor. Mehmet Ali Akyurt’un “Kıray’ın Mantosu” başlıklı makalesi ise öğrencisi, mesai arkadaşı veya asistanı olmuş isimlerin Kıray’la ve kendi aralarındaki ilişkileri somut/nesnel izler üzerinden sosyoloğun mirasını çok detaylı ve derinlikli bir şekilde analiz ederek kitabı tamamlıyor. Örneğin  [Hasan Ünal] Nalbantoğlu, Kıray’ın üç ayırt edici özelliği olarak, (1. bilimin hayattaki yeri) heyecanlı, “coşku dolu” bir hoca, (2. yöntemsel konum) ille de ampirik araştırma ve (3. teorik çerçeve) toplumların ortak yanlarına, teknolojik değişmeye bağlı olarak ortaya çıkan toplumsal değişmeye odaklanmayı merkeze almaktadır. (Nalbantoğlu, 2010: 90-91)[21]

 

NOTLAR:


[1] Dersleriyle bu kıymetli sosyoloğu okumama vesile olan Prof. Dr. Ali Ergur’a sonsuz teşekkür ederim.

[2] Prof. Dr. Ali Ergur’a göre “Mübeccel Kıray (1923-2007), 1970’li yılların en geniş çaplı ve tartışmalı olgusu olan Arabesk müziği, bir ‘tampon mekanizma’ veya ‘ara-tip’ olarak adlandırmıştı. Kıray’a göre, özellikle hızlı toplumsal değişme dönemlerinde, toplumun bütün kesimleri aynı şekilde uyum sağlayamazlar. Bazıları dünyayla uyumlu bir hayat biçimini sürdürebilirken, önemli bir çoğunluk bocalamalar, savrulmalar, arayışlar içinde yönsüzleşir. Böyle durumlarda, ekonomik-maddi olgular ile kültür olguları arasında uyumsuzluklar ortaya çıkar. …” Bkz. "Ezilmişlerin Sesinden Muktedirlerin Sofrasına Arabesk Müzik", Sanattan Yansımalar

[3] Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Mübeccel B. Kıray, Bağlam Yayıncılık, s. 99.

[4] “… Artık İzmir’deki yeni hanlar tamamen depolama, işleme, taşıma gibi fonksiyonları farklılaşmış, ayrılmış ve ihtisaslaşmış olan çeşitli iş kollarının sadece idare ve kontrol fonksiyonlarının yerleştiği binalardır. …” Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Mübeccel B. Kıray, Bağlam Yayıncılık, s. 91.

[5] Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Mübeccel B. Kıray, Bağlam Yayıncılık, s. 95.
Kitaptaki dipnota göre:
“Ankara’da da eski hanların farklı kullanışları, bir handa birden fazla fonksiyonun yerleştiği ve binanın uyum yapmaya zorlandığı görülmektedir. Bkz.: R. Keleş, Eski Ankara’da Bir Şehir Tipolojisi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No. 3l4. Ankara, 1971, s. 107-108.

[6] Halid Ziya Uşaklıgil, İzmir Hikâyeleri, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1950. Bkz. Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Mübeccel B. Kıray, Bağlam Yayıncılık, s. 55.

[7] Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Mübeccel B. Kıray, Bağlam Yayıncılık, s. 94.

[8] Sjoberg, G., The Preindustrial City, Glencoe, The Free Press, 1960; Van Grunobaum, G. E., “The Muslim City: Structure and Change”, Essays in the Nature and Growth of a Cultural Tradition, The American Anthropologist, cilt:57 (Nisan 1955), s. 141-157; Xavier de Planhol, The World of Islam, Cornell University Press, 1969. Bkz. Örgütleşemeyen Kent: İzmir, Mübeccel B. Kıray, Bağlam Yayıncılık, s. 100.

[9] “Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri”, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 20.

[10] “Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri”, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 23.

[11] Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 23-24.

[12] Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 25.

[13] Bu çalışmanın bulguları 1968 yılında The Journal of Development Studies’te “Interdependencies between Agroeconomic Development and Social Change: A Comparative Study Conducted in the Cukurova Region of Southern Turkey” başlığı ile yayımlanır (Kıray ve Hinderink, 1968).

Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 25.

[14] Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 25.

[15] Hasan Ünal Nalbantoğlu’nun kelimeleri… (Nalbantoğlu, 2010: 90-91), “Kıray’ın Mantosu”, Mehmet Ali Akyurt, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 324.

[16] Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 34.

[17] Mübeccel Belik Kıray’ın Hayatı ve Eserleri, Melike Akbıyık ve Ayşen Şatıroğlu, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 40.

[18] Kıray Sosyolojisinin Antropolojik Referansları ve Kazanımları, Şeyda Sevde Tunçbilek ve Enes Kabakcı, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 94.

[19] Kıray, Ereğli’nin [Karadeniz Ereğlisi] sosyal yapısında süregelen değişiklikler karşısında Ereğlililerin “çaresiz görünmemelerinin nedenini, her an yeni bir denge haline ulaşmalarında, lazım geldikçe bu dengeyi sağlayacak yeni müesseseler ve ilintiler, yeni tampon mekanizmalar yaratmalarında ve kurmalarında” görür (1964: 233). "Kıray Sosyolojisinin Antropolojik Referansları ve Kazanımları", Şeyda Sevde Tunçbilek ve Enes Kabakcı, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 94.

[20] Mübeccel Kıray’ın Çalışmalarında Kırsal Kalkınma Meselesi, Salih Ünüvar, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 172.

[21] “Kıray’ın Mantosu”, Mehmet Ali Akyurt, Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray, s. 324.