DİĞER
Yeni düşünme biçimleri bizlere uzak bir ihtimal olarak beliriyor. Karanlığı arşınlamakta yetersiz kalıyoruz. Mevcut durumu aşabilecek ve dünyayı daha etkin kılacak biçimlere ihtiyacımız var
Tarih boyunca gerçeğin peşinde koşturularak geçen upuzun ve darmadağınık süreçlerden sonra artık, gerçek kavramının oldukça kalabalık, eksikli, oynak, kaypak ve puslu bir kavram olduğunu biliyoruz...
Ahmet Cemal’in kültürümüze edebiyatımıza katkısı çok büyüktür. Başta çevirileriyle, yazılarıyla, kitaplarıyla. Çevirileri kültür, edebiyat dağarcığımızı genişlettikçe genişletmişti...
Zebercet’i modernist edebiyatın tanımlarıyla bağdaştırabiliriz ama geriye cevaplanması güç bir soru kalıyor: ülkenin içinde bulunduğu siyasî ve iktisadi koşulları düşündüğümüzde o tarihlerde neden böyle bir hikâyenin kaleme alındığı...
Mesele klişeyi savunmak veya yeniliği reddetmekten ziyade, klişe-yeni çiftini, daha doğrusu özdeş ile farklı arasında hiyerarşi kurmayı reddetmek. Endüstriyel tekrarın yerine zanaatın tekrarını geçirebilmek...
Hasan Bülent Kahraman: Takip ettiğim yazarlar var. Fakat bir şey söyleyeyim, bu yazarların hırslarını eksik görüyorum. Bana şu söyleyeceğimden dolayı itiraz edebilirler ama bu yazarların dünyayı değiştirme tutkularını eksik görüyorum...
Ermeni-Türk Çalışmaları Atölyesi’nin “Ermeni Soykırımı’na Eleştirel Yaklaşımlar: Tarih, Siyaset, Estetik” başlığıyla İstanbul'da düzenlenen 9. buluşmasında tarih disiplini değil, sanat ve edebiyat ağırlıklıydı...
Günümüz okuru edebiyatçı kılığı altında propaganda yapan ideologları yadırgamıyor. Yeni okur din, siyaset, millet yahut bilmemnecilik uğruna anlatılan ilkel masalları edebiyat olarak görüyor ve tarihi de ideolojiyi de dini de kurmacadan öğreniyor
Kusurlu olmanın mükemmelliğin bir parçası olduğunu sanattan ve doğadan örneklerle anlatan John Ruskin’in estetik anlayışı kusursuz gibi, ancak toplumun alt ve orta tabakaları ile özellikle kadına bakışı ne yazık ki öyle değil
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık