DİĞER
"Kayda değer bir ilk roman, Soytarı, Everest Yayınları’ndan çıktı. Yazarı İdil Başural, 50’lerine yeni girmiş kahramanı Gönül vasıtasıyla vatan, yaşlanmak, fiziksel ve toplumsal cinsiyet kavramları, evlilik, aşk, ahlak, inanç gibi uzun duraklarla dolu bir Paris-İstanbul trenine bindiriyor bizi."
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Sadece yazıyorum, bundan başka amacım yok. Refleks gibi daha çok… O nedenle ne anlatayım, nelere değineyim, bu sefer neler farklı olsun diye düşünmüyorum, düşünemiyorum; düşündüğüm noktada metnin akışı da sekteye uğrayıp başka bir şeye dönüşüyor, hikâyeyi eksiltiyor."
"Türkçenin önemli yazarlarından Hulki Aktunç’un iki cildi kaplayan günlüklerinde beş yıla yayılan bir süreçte, yani on beş ila yirmi yaş aralığında, edebiyata dair fikirlerini ve düşünce dünyasını öğrenme şansı elde ediyoruz. Ergenlikten delikanlılığa doğru seyreden bir serüven içinde, entelektüel bir yazarın, dönemin gündelik siyasi atmosferindeki durum ve olaylar karşısındaki öfke ve heyecanları..."
Bir Tutam Zaptedilemez Karmaşıklık / Kerem Ozan Bayraktar, Taşlaşmış Rüyalar / Ege Berensel
"Bozkurt’un öykülerinde tedirgin, ne yapacağını tam bilemeyen, daha çok bir şeyler yapmaya sürüklenmiş öykü kişileri hiç az değil. Hikâyeleri de, onların ağzından anlatılmadığında bile, ilk anda neler olup bittiğini kestirebileceğimiz netlikte değil – öykülerin kurguları sorular, boşluklar, belirsizliklerle ilerliyor. Bu kişilerle hikâyelerinin anlatımı arasında bir uyum var."
K24'te Ağustos ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Aydın hoca kendi kafasının işleyişine sizi de ortak ederdi, siz de sonuçtan memnun kalırdınız. Öncesinden daha açık zihinle yaşamaya devam ettiğinizi hissederdiniz. Bir sosyal bilimcide olması gerektiği kadar sorgulayıcı, eleştirel ve takipçiydi ama çok azında olduğu kuvvette bir sezgiye sahipti ve bilgiye dayanan sezgiye de hep güvenirdi, inanırdı."
"Bir akademisyen ve aydın olarak görüşlerini ifade etmek, toplumsal oluşmalar hakkında düşünceleri dile getirmek onun için pozisyonu gereği doğal ve olağandı. Aydın Uğur nispeten popüler alanda veya daha geniş bir çevrede kültür üstüne düşünen ve yazan birisi olarak belirmişse de, onları aşacak biçimde bir toplumsal bilimci olarak davranmıştır."
"Aydın Uğur’un evine misafir olduğum o gün, o günden sonra yazılmaya başlayacak alternatif biyografimin ilk günüydü. O yüzden, Aydın Uğur’un bendeki değeri fazlasıyla özneldir. Bir entelektüel olarak değeri ise fazlasıyla nesnel bir gerçekliktir, şahitliğime ihtiyacı yok. Belki çok fazla kitap üretmemiştir, evet, ama derlemesini Mete Tunçay’la birlikte yaptığı o devasa Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi bile tek başına bu değeri ispata yeterlidir."
"Aydın Uğur’un öyle ya da böyle temas ettiği, hayatını değiştirdiği pek çok insan var. Ben de bu insanlardan biriyim. Yıllara yayılan akademik hayatından ve uzun idarecilik geçmişinden bahsetmek bana düşmez, bu işi başkalarına bırakıyorum. Ben daha ziyade çalışmalarımı ve hayattaki duruşumu etkilemiş olan üç özelliğini öne çıkarmak istiyorum. İlki şu: Aydın Hoca için bilgi üretimi öncelikle kamusal bir hizmet anlamına gelir. İkinci özelliği: İnce işçilik! Üçüncüsü de bütüncül bakış..."
"Köksal’ın modernizmle postmodernizm arasındaki gerilimi, söz konusu gerilimin ortaya koyduğu estetiği modernist olarak yorumlanabilecek bir tarihyazımı etiği çerçevesinde irdeleyen metinleri yazıldıkları dönem için oldukları kadar günümüz için de çağdaşlar."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık