Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili, “Bir hukukçu olarak bana sorulacak olsa, ben mevcut anayasada değişmesi gereken kendime göre unsurları söyleyebilirim. Örneğin, yargı başlarının içerisinde yargıyı tamamen bağımsız ve tarafsız hale getirecek bazı düzenlemeler yapılması gerekir. HSK'nın yapısının değiştirilmesi gerekir. Bunun için evet, anayasa değişikliği gerekiyor” dedi.
TBB Başkanı Erinç Sağkan, sabah saatlerinde geldiği memleketi Gümüşhane’de, Gümüşhane Barosu yönetimi ile düzenlenen programa katıldı, ardından Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever’i ziyaret etti. Gümüşhane Baro Başkanı Metin Aslan ve avukatların eşlik ettiği kahvaltı programının ardından konuşan Sağkan, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili düşüncelerini anlattı. Sağkan, “Bir hukukçu olarak bana sorulacak olsa, ben mevcut anayasada değişmesi gereken kendime göre unsurları söyleyebilirim. Örneğin, yargı başlarının içerisinde yargıyı tamamen bağımsız ve tarafsız hale getirecek bazı düzenlemeler yapılması gerekir. HSK'nın yapısının değiştirilmesi gerekir. Adalet bakan yardımcısının HSK yapılanmasının içerisinden çıkartılarak siyasetin etkisinden hakimler ve savcılar kurulunun kurtulması, uzaklaştırılması ve coğrafi teminatı, hakimlik teminatını gerçek anlamda hayata geçirecek bir HSK yapılanmasını sağlamak gerekir. Bunun için evet anayasa değişikliği gerekiyor” diye konuştu.
"Kaygılarımızı dile getirdik"
TBB olarak anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmemesiyle ilgili beyanlarını hatırlatan Sağkan, “Bir anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk 4 maddesinin kesinlikle bu çalışmada farklı bir değerlendirmeye tabi tutulmayacağını yani ilk 4 maddenin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez kısmının ve anayasanın en önemli kısmı olan başlangıç hükümlerinin kesinlikle korunması gerektiği konusundaki kaygılarımızı dile getirmiştik. Buna ilişkin net somut görüş ortaya konulmadığı müddetçe de hiçbir anayasa çalışmasının içerisinde Türkiye Barolar Birliği'nin olmayacağını beyan etmiştik. Bizim bu konudaki hassasiyet vurgumuzdan sonra siyaset kurumunun bazı temsilcilerinden ki, şu anda bu anayasa çalışmalarının içerisinde yoğun şekilde yer aldığını gördüğümüz bazı temsilcilerden ilk 4 maddeye ilişkin kesinlikle bir değerlendirme yapılmayacağı, başlangıç hükümleriyle birlikte aynı şekilde korunacağına ilişkin açıklamalar geldi. Bu bizler açısından önemliydi” ifadelerini kullandı.
"Hukuki süreci takip edeceğiz"
Erinç Sağkan, İsrail'in Gazze'ye saldırılarıyla ilgili olarak, “Bizim her konuşmamızda bu soykırım noktasına varan katliamın, uluslararası hukukun bütün kurallarının hiçe sayıldığı bu sürecin altını çizmemiz, hatırlatmamız ve gündemde tutmamız zorunluluğu var. Çünkü on binlerce sivil yurttaşın göz göre göre katledildiği bir süreci yaşıyoruz Gazze'de, Filistin'de. Türkiye Barolar Birliği Baroları'mızla beraber bu sürece dair defalarca yaptığı açıklamalarla hem hukuki boyutu değerlendirerek uluslararası ceza hukuku ve insancıl hukuku kapsamında değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaştık. Hem de yaptığımız açıklamalarla süreçte uluslararası aktörlerin bir an evvel gecikmeksizin harekete geçmeleri yönünde çağrıda bulunmuştuk. Türkiye Barolar Birliği, Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde bu sürecin artık soykırım unsuru taşıdığını ve buna ilişkin özel kastın varlığının açık delillerle ortaya konulduğunu da ifade ettik. Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde ilgili sorumluların yargılanması için yasal başvurumuzu da yaptık. Türkiye Barolar Birliği olarak bu hukuki süreci de sonuna kadar etkin şekilde takip etmeye devam edeceğiz” dedi.
"Bu artık soykırım"
İnsan hakları konusunda uzun süredir dünyada bu konunun öncüsü olduğunu iddia eden ülkelerin, Filistin’deki katliama taraflı baktığını belirten Sağkan, “Bu durum uluslararası hukuk kurumlarının da etkisizliğini de ortaya koydu. Gerek uluslararası ceza mahkemesinin gerekse diğer uluslararası aktörlerin maalesef harekete geçmekte geciktikleri bir süreci yaşıyoruz. Aslında siyaset söz konusu olduğunda insan hakları konusunda bayrak sallayanların kafalarını kuma gömdükleri bir süreci yaşadık Filistin'de. Biz hukuk kurumuyuz. Bizim yapacağımız her şeyden önce hukuki başvuruları hayata geçirip, bu suçun cezasız kalmamasını sağlamak. Bizim açımızdan en önemli unsur bu. Burada altını çizdiğimiz konu, bu artık bir çatışma, bir saldırı olarak adlandırılamaz. Bu artık bir soykırımdır” diye konuştu.