Gündem

Can Atalay: Anayasa’ya sahip çıkmanın memlekete, geleceğimize sahip çıkmak olduğunu akıldan çıkarmamalıyız

27 Ocak 2024 22:22

Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iki kez hak ihlali kararı verilmesine rağmen tahliye edilmeyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın amcası TİP Amasya İl Başkanı iken 53 yıl önce faili meçhul cinayet sonucu öldürülen Şerafettin Atalay Amasya'da anıldı. Can Atalay, anmaya katılanlara teşekkür ederek, "Anayasa’nın askıya alınması karşısında ayrıntılarla değil esasla meşgul olmak durumundayız. Anayasa’ya sahip çıkmanın memlekete, geleceğimize sahip çıkmak olduğunu bir an dahi akıldan çıkarmamalıyız" dedi. 

Amasya Demokrasi Platformu, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay için katledilişinin 53'üncü yıl dönümünde anma töreni düzenledi. Memü Dede Mezarlığı’ndaki anma törenine TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın annesi Şükran Atalay, babası Mustafa Atalay, yakınları, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile Amasyalılar katıldı. 

Gezi davası hükümlüsü TİP Hatay milletvekili Can Atalay anmaya ilişkin olarak X hesabından açıklama yaptı. Atalay'ın açıklaması şöyle: 

"Şerafettin Atalay’ı tanıyan, tanımayan, onun mücadelesine saygı duyan, anısına hürmet eden, bugün verdiği eşitlik ve özgürlük mücadelesinin geçmişten gelen kökleri olduğuna inanan, mezarı başında bir araya gelen dostlarım; hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Amasya’nın ayazında öldürülen, katilleri tam 53 yıldır yargı önüne dahi çıkarılmayan Şerafettin Atalay’ın ve kuşağının anısı ve mücadelesinin mirası Türkiye’nin umududur. Fikri ve mücadelesi bizlere emanettir. Bir an bile kuşkuya gerek yok. Karanlıklar mutlaka aşılacaktır. Selam olsun dünyanın ve Türkiye’nin aydınlık geleceğine…

"Anayasaya ve hukuka sahip çıkış bizlere moral ve güç veriyor"

Hiç bir kuralın tanınmadığı; olağanüstülüğün olağanlaştırılmaya çalışıldığı, sırf öyle istendiği için hukukun, Anayasa’nın açık hükümlerinin ayaklar altına alındığı tarihi bir andayız. Bu tarihi anda her türden çaba, uyarış ve direnç çok kıymetlidir. Sizlerin Anayasaya ve hukuka sahip çıkmak için gösterdiğiniz duyarlılığı takdirle izliyorum. Anayasamızı savunmak için bir araya gelen Amasya Demokrasi Platformu’nu kutluyorum. Anayasa’nın askıya alınması karşısında ayrıntılarla değil esasla meşgul olmak durumundayız. Anayasa’ya sahip çıkmanın memlekete, geleceğimize sahip çıkmak olduğunu bir an dahi akıldan çıkarmamalıyız. Sizlerin ve benzeri çok sayıda çabanın Anayasaya ve hukuka sahip çıkışı bizlere moral ve güç veriyor. Silivri’den selamlar…"

Anmada Can Atalay için özgürlük çağrısı da yapıldı 

Can Atalay'ın babası, Şerafettin Atalay'ın kardeşi Mustafa Atalay ise anma töreninde yaptığı konuşmada, "Düşünün ki bir ülkenin yurttaşları anayasa uygulansın, çiğnenmesin diye çaba gösteriyor. Bir ülkenin çimentosu olan, hepimizi bağlayan, her yasanın ruhunu ve içeriğini hem belirleyen hem de yol gösteren anayasamızın askıya alınmaması için mücadele etmekdurumda kalıyorlar. Çünkü arkadaşlarımızın çağrı afişlerinde yazdıkları gibi hukuk çiğnenirse, özgürlükler yok sayılırsa 53 yıl öncesinden 53 yıl sonrasına bir şey değişmiyor. Yurdunu seven, bütün derdi yurdu için mücadele etmek olan insanlarımıza yapılan zulüm bitmiyor" dedi.

"Anayasamızın emrini yerine getirmeyen alt mahkemelerin artık saygınlığından söz edebilir miyiz?"

Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Can Atalay'ın tahliye edilmemesini eleştiren Mustafa Atalay, "Anayasamızın alenen çiğnenmesinin ve askıya alınmasını tek mağduruŞerafettin Can Atalay mıdır? Yoksa Can Atalay hakkında arda arda yapılan hukuksuz, keyfi uygulamalar aşağıdan yukarıya değdiği bütün kurumları yıprata yıprata, çürüte çürüte yukarıya doğru ilerlemekte midir? Anayasa Mahkemesi’nin açık emrini, bir başka deyişle anayasamızın emrini yerine getirmeyen alt mahkemelerin artık saygınlığından söz edebilir miyiz? Anayasa Mahkemesi ile didişme içine giren, kararlarını uygulamamayı bırakalım meşruiyetini tanımamak noktasına taşıyan Yargıtay’ın saygınlığından söz edebilir miyiz?" diye konuştu.

"Hukuksuzluklara yeni hukuksuzluklar eklenerek Can Atalay olayını geçiştirmenin olanağı yok"

Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin baskı altına alınmaya çalışıldığını dile getiren Mustafa Atalay, şunları söyledi:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi eğer böylesi bir karar alırsa koruması gereken bir anayasayı kendi eliyle çiğnemiş olmayacak mı? Buradan, 53 yıl öncesi açılan ve halen kapanmamış bir yaranın mezarı başından sesleniyoruz. Yanlış iliklenen bir düğmeyi düzeltmenin yolu baştan yeniden iliklemektir. Hukuksuzluklara yeni hukuksuzluklar eklenerek Can Atalay olayını geçiştirmenin, savuşturmanın olanağı yoktur. Her yanlış adım kaçınılmaz olarak anayasaya çarpmaktadır. Bugün yapılması gereken Meclis'in de hukuksuzluğa ortak olması değil, ard arda verilen Can Atalay hak ihlali kararlarını uygulayacak mekanizmayı çalıştırmaktır. Ülkemizde çok farklı siyasal görüşten kişiler ve partiler tehlikenin farkındadır. Tehlikenin kapsamının Can Atalay olayını çok aştığını görmekte ve göstermektedirler. Kapsamı çok derindir ancak yine de tehlikenin savuşturulması somut olarak Can Atalay’ın özgürlüğü yönündeki ihlal kararlarının uygulanmasından geçmektedir.”

"Anayasa askıya alındı"

Şerafettin Atalay için düzenlenen anma töreninin ardından TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için Yalıboyu’ndaki Madenüs Köprüsü'nde basın açıklaması yapıldı.

Burada konuşan annesi Şükran Atalay, "Bugün anayasa askıya alınmış durumda. Sıradan bir hatalı mahkeme kararından veya hatalıbir idari işlemden söz etmiyoruz. Belli bir kişiyi veya bir toplumsal grubu etkileyen haksız, hukuksuz kararlardan ve uygulamalardan da söz etmiyoruz. Ülkemizde bütün yurttaşları birbirine bağlayan bir sözleşmeden, anayasanın askıya alınması üzerine konuşuyoruz. Anayasaları yetersiz bulabilirisiniz, değişmesi için mücadele edebilirsiniz ancak iktidarda olmanın, yürütme gücünü elinizde tutmanın verdiği olanakları kötüye kullanarak, yazılı hükümleri yok sayar ve çiğnerseniz artık başka bir yola girmişsiniz demektir. Bu tehlikeli yola bütün yurttaşlar, siyasal görüşleri ne olursa olsun bütün toplumsalve siyasal hareketler itiraz etmelidir. Bu tehlikeli gidişe 'dur' demek Can Atalay’ın özgürlüğünden düğümlendi. Ancak Can Atalay hakkında verilen hak ihlali kararları anayasamızın emrettiği biçimde, emrettiği usullerle çözülürse rayından çıkmakta olan gidişat düzelebilir. Başkaca hiçbir yol ve yöntem ülkemizde adalet sisteminin çöküşünü durduramaz. Durduramadığı gibi değdiği her kurumu çürüterek büyümeye devam edecektir" dedi.

"Meclis de bu hukuksuzluğun bir parçası olacak"

Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi baskı altına alındığını dile getiren Şükran Atalay, "Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu hukuksuz sürecin bir parçası olursa çürüme en üst düzeye çıkmış olacaktır. Buradan bir kez daha uyarıyoruz. Yine buradan tehlikeye karşıtutum alan, çaba gösteren bütün yurttaşlarımızı Amasya Demokrasi Platformu’nun şahsında kutluyoruz. Anayasamıza ve hukuka sahip çıkışları çok değerledir. Bizleri yakın ve açık tehlikeden çıkaracak olan bu duyarlılıktır. Buna olan inancımızla bütün katılımcıları selamlıyoruz" diye konuştu.

"Can Atalay derhal tahliye edilmeli"

Amasya Demokrasi Platformu adına konuşan Eğitim Sen Şube Başkanı Mustafa Ölgün de "14 Mayıs seçimleriyle Hatay Milletvekili seçilen hemşehrimiz avukat Şerafettin Can Atalay’ın derhal tahliyesine karar verilmelidir. 53 yıl önce bugün Yüzevler'deki evinin önünde katledilen Türkiye İşçi Partisi İl Başkanı Şerafettin Atalay’ın yeğeni olan ve meslek hayatını halka rağmen ortaya konan keyfi haksızlık ve hukuksuzluklarla mücadeleye adayan Hatay Milletvekili Avukat Şerafettin Can Atalay tüm anayasal hükümler çiğnenerek tutukludur. Hemşehrimizin haksız biçimde tutuklu kalmasına sebebiyet veren fiili durum, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83'üncü maddesi, geçmiş Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla 100. yılını henüz geçtiğimiz aylarda dolduran cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasiye açıkça aykırıdır" dedi.

"Hukuk devleti ortadan kaldırılıyor"

Keyfi uygulamaların Türkiye'yi her geçen gün hukuk devleti olmaktan daha da uzaklaştırdığını belirten Ölgün, halkın hukukaolan inancı günden güne yok edildiğini belirterek, "Hukuk devleti ve demokratik toplum olmanın temelleri ortadan kaldırılmaktadır. Milyonlarca yurttaşın haklı talepleriyle Gezi’de ortaya koyduğu, her biri hukuk zemininde meşru olan ve anayasal güvenceler altındaki hak taleplerinin yargılama konusu edilmesi başlı başına bir hukuksuzlukken, bu keyfiyete dayanarak Can Atalay başta olmak üzere çok sayıda yurttaşın yargı sopasıyla sindirilmeye çalışılması kabul edilemez" diye konuştu.

"Anayasa Mahkemesi kararları uygulansın"

Can Atalay’ın avukat arkadaşları adına konuşan avukat Erdem Türem ise “Demokratik hukuk devletini korumak, anayasaya sahip çıkmak, halkın iradesine, Hatay halkının mücadelesine sahip çıkmak için mücadelemiz sürüyor, sürecek. Amasya halkının huzuru, refahı, eşitliği için canını halkı uğruna feda eden TİP Amasya İl Başkanı, yurtsever ŞerafettinAtalay’ın izinde olan ve Türkiye’nin dört bir yanında hak hukuk adalet mücadelesini biz meslektaşlarıyla omuz omuza büyüten, Hatay’ın kıymetli milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın yalnız olmadığını bir kez daha haykırıyoruz. Anayasa Mahkemesi kararları uygulamasın, Hatay halkının iradesi artık tanınsın" ifadelerini kullandı. 

Can Atalay Davası

Yargıtay 3. Ceza Dairesi Can Atalay kararına yine uymadı, vekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye yeniden yazı gönderdi

Yerel mahkemenin dosyayı gönderdiği Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM)  Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını görüştü. Daire 3 Ocak'ta açıkladığı kararda, “AYM'nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok” diyerek, karara uyulmamasını kararlaştırıldı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa'nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirtti, AYM'nin kararının "jüristokratik" bir davranış olduğunu savundu.

Atalay ile ilgili “hakkındaki yargılamanın durdurularak tahliye edilmesine” yönelik ilk AYM kararına uymayan ve anayasaya aykırı davrandıkları gerekçesiyle AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, ikinci kararda AYM'nin “Kararlarıma uyulması zorunlu” mesajı vermesine sert tepki gösterdi. Bu kararı “hukuki değerden yoksun” olarak niteleyen ve ortada uyulacak bir karar bulunmadığını belirten Daire, Atalay’ın tahliyesi talebini yeniden geri çevirdi ve vekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye yeniden yazı gönderdi.

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI - Yargıtay 3. Ceza Dairesi Can Atalay kararına yine uymadı, AYM’yi yerden yere vurdu: “AYM, Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini bile tartışmaya açabilir”


Yerel mahkeme AYM'yi yine dinlemedi: Atalay dosyası ikinci kez Yargıtay'a gönderildi

Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez verdiği ihlal kararının gerekçesini açıklanmasının ardından toplanan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın hakkında AYM kararını uygulamayarak, dosyayı bir kez daha Yargıtay'a gönderdi.

Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez "hakları ihlal edildi, tahliyesi gerekir" kararı verdiği TİP Milletvekili Can Atalay ile ilgili düğüm yine çözülemedi. AYM'nin ilk kararından sonra dosyayı Yargıtay'a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tavrını sürdürdü. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Atalay kararı nedeniyle "suç işlemek"le itham ettiği ve kararını uygulamadığı AYM'nin bir kez daha hak ihlali kararı verirken ihlali gidermekle yerel mahkemenin görevli olduğunu açıkça belirtmesi de durumu değiştirmedi. AYM kararından sonra önce gerekçeli kararı bekleyeceğini bildiren, gerekçeli karar bugün yayımlanmasına rağmen 11 saat boyunca müzakere yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kararda "yetkili makamı belirlemekle AYM yükümlüdür, yerel mahkeme belirleyemez" denilmesine rağmen Atalay dosyasını Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne yeniden gönderdi. Yerel mahkemenin bu kararına karşı hem AYM'nin hem de Yargıtay'ın nasıl bir tutum alacakları ise merak konusu oldu.

TIKLAYIN - Yerel mahkeme AYM'yi yine dinlemedi: "Anayasa'ya aykırı" uyarısına rağmen Atalay dosyası ikinci kez Yargıtay'a gönderildi

TIKLAYIN - Can Atalay'ın avukatları: Üç hakimin derhal bu gece HSK tarafından açığa alınması gerek


AYM'den ikinci hak ihlali kararında, mahkemeye "Gereğini yapın" demişti

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu 21 Aralık'ta, Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme’nin hakkında verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yaptığı ikinci başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı. AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkı”nın ihlal edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi. 

Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.

Can Atalay'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen ise AYM'nin kısa kararının mahkemeye gönderildiğinin bildirilmesi üzerine harekete geçerek, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Avukatlar, AYM kararına göre mahkemenin infazı durdurarak tahliye kararı vermesini talep etti.

TIKLAYIN - Yargıda kritik yol ayrımı: Can Atalay için nasıl hareket edilecek, bu kez tahliye edilecek mi?

Gerekçeli karar: “Yargıtay, Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdi”

AYM, 21 Aralık'ta verdiği ikinci hak ihlali kararının gerekçesini ise 27 Aralık'ta açıkladı. Resmi Gazete’de yayımlanan kararının gerekçesinde, Yüksek Mahkeme, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmayarak “Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdiğini” belirtti. AYM’nin bireysel başvurularda verdiği hak ihlali kararlarının herhangi bir merci tarafından inceleme ya da denetlemeye tabi tutulamayacağına vurgu yapan Yüksek Mahkeme, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararını “ayrıksı” olarak nitelendirdi. Mahkemelerin AYM kararını uygulamaktan hiçbir şekilde kaçınamayacağını ve "keyfi kararlara müsaade edilemeyeceğini" belirten AYM, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığının yargısal makamlar tarafından tartışılamayacağını vurguladı. Anayasa’nın, daha önce dosyayı Yargıtay’a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne böyle bir yetki vermediğinin altını çizen AYM, yerel mahkeme ile AYM kararını uygulamayan ve AYM üyelerini "suç işlemek"le itham eden Daire’nin Anayasa'ya açıkça aykırı hareket ettiği vurguladı.

AYM kararında, "Mahkeme, usul hukukunda kendisine verilmemiş bir yetkiyi kullanarak ihlal kararının gereğini yerine getirmekten kaçınmış ve dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiştir. Daire de ‘Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına’ şeklinde Türk hukukunda bulunmayan bir karar vermiştir” denildi.

TIKLAYIN - AYM'nin Can Atalay kararının gerekçesi açıklandı: “Yargıtay, Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdi”

TIKLAYIN - Siyasi parti liderlerinden Can Atalay tepkisi: Hatay'ın iradesini gasp etmekten vazgeçin; yeri cezaevi değil, Hatay halkının yanı!


AYM'nin ilk ihlal kararı ve Yargıtay vurgusu

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkı ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiği sonucuna varmış, ayrıca Atalay'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.

Yüksek Mahkemenin 27 Ekim tarihli gerekçeli kararında Atalay'ın 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili seçildiği, yasama dokunulmazlığına sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığı belirtilmişti. Atalay'ın durumunun, Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen istisna kapsamında olduğu gerekçesiyle yargılanmasına devam edildiği ve tutuklu bulunduğu anımsatılan kararda, Atalay'ın, TBMM'de yemin edemediği ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getiremediği aktarılmıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Atalay'ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine vardığı aktarılan gerekçede, "Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa'nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir" tespiti yapılmıştı.

TIKLAYIN - AYM'nin Can Atalay hakkındaki gerekçeli kararı: "Yargı, yasama dokunulmazlığının kapsamını belirleyemez"

Yerel Mahkeme AYM kararını uygulamadı

AYM, ihlale ilişkin kısa kararını 25 Ekim’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Tahliye kararı vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ekim’de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek kendilerine gönderilen yazının bir "müzekkere" olduğunu söyleyip dosyanın gönderilmesiyle ilgili bir karar verilmesini istedi. Bunun üzerine İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi kararı aldı, 2 Kasım'da mahkeme dosyasıyla ilgili 28 adet kelepçeli çuvalı Yargıtay’a yolladı.

TIKLAYIN | AYM'nin Can Atalay'ı tahliye kararını reddeden mahkemeden tarih skandalı: 25 Ekim tarihli AYM kararı için 13 Ekim tarihli karar paylaşıldı!

TIKLAYIN | Yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararına Yargıtay'ı işaret ederek uymadı!

Yargıtay AYM'ye "Yetkiyi aştı" dedi, suç duyurusunda bulundu

Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise 8 Kasım'da Atalay için “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti.

AYM üyelerinin “denetlenememenin verdiği rahatlıkla” hareket ettikleri, anayasada yeri olmamasına rağmen “yasa koyucu ve süper temyiz mahkemesi” gibi davrandıkları ifade edildi. Atalay kararında üniversitelerde başörtüsü yasağı getiren eski bir karara atıf yaptıkları ve bunun da daire tarafından “ironik” bulunduğu vurgulandı. Yargıtay, bu nedenle AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. 

TİP’ten milletvekili seçilmesinin ardından Atalay’ın tahliye talebini reddeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bu kararını yerinde bulmayan ve Atalay’ın tahliyesinin gerektiğine karar veren AYM’yi tanımadı. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı.

TIKLAYIN | Türkiye tarihinde bir ilk: AYM kararına uymayan Yargıtay, Can Atalay hakkında 'hak ihlali' kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu!

TIKLAYIN - AYM üyelerinin soruşturulması bilmeceye dönüştü: 15 üyeli AYM’de 9 üye incelenecek ancak Genel Kurul en az 10 üyeyle toplanıyor

Yargıtay'dan AYM'ye ağır suçlama

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından Yargıtay Başkanlığı tarafından 10 Kasım'da yapılan açıklamada, "Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır" denildi. Ayrıca açıklamada Anayasayı korumak amacıyla kurulan Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu davada, anayasa koyucunun iradesini yok sayarak Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken 14’üncü maddesini işlevsiz bırakıldığı öne sürüldü.

TIKLAYIN - Yargıtay'dan Anayasa Mahkemesi'ne ağır suçlama: Hukuk sistemini kaosa sürükleyecek vahim kararlar alıyor, anayasa koyucunun iradesini yok sayıyor!

Yargıtay kararı sonrası Atalay'ın avukatlarından ikinci başvuru

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararından sonra cezaevindeki Atalay’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması nedeniyle Yüksek Mahkeme’ye 1 Aralık'ta ikinci kez başvuru yapılmıştı. Avukatlar Atalay'ın; “Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı”, “adil yargılanma hakkı” ve “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının” ikinci kez ihlal edildiğinin tespitini ve bu ihlallerin ortadan kaldırılmasını talep ettiği belirtilmişti.

Anayasa Mahkemesi; Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu 21 Aralık'ta görüşme kararı almıştı. Yüksek Mahkeme, "bireysel başvuru hakkı"nın ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. "Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı"nın ihlaline ise oy çokluğuyla karar verildi. Atalay'a 100 bin lira tazminat ödenmesine hükmeden AYM'nin kısa kararı, infazın durdurulması ve tahliye kararı verilmesi için yeniden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

TIKLAYIN - Can Atalay'ın avukatları harekete geçti: AYM kararının gönderildiği mahkemeye tahliye için başvuru yapıldı

TIKLAYIN - Yargıda kritik yol ayrımı: Can Atalay için nasıl hareket edilecek, bu kez tahliye edilecek mi?

 

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI