15 Mayıs 2024

Patronlara selam = 30 Haziran 2021'in Kopyası

"Tasarruf" adı altında, dişe dokunan hiçbir önlem olmadan, hem aynı konuları sıralıyor,  "yeni" diye yutturmaya çalışıyorlar

"Ne var bu pakette" diye sormak yerine...

"Bu pakette ne yok" diye sormak, çubuğu tersinden yakmaya benziyor.

Çubuk tersinden yakılırsa, gerçek belki daha net anlaşılıyor.

Ama önce adına "Tasarruf Genelgesi" denilen paket açıklanırken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın bir cümlesini aktarmak gerek:

"AKP hükümetleri döneminde, yirmi iki yılda on tane paket açıklanmıştır. Son paketin tarihi 30 Haziran 2021'dir".

Yani...

Bu on birinci paket.

Bir başarısızlık ancak bu ölçüde itiraf edilebilir!..

AKP yirmi iki yıl boyunca ekonomiyi kötü yönetiyor, ortalama iki yılda bir paket açıklıyor.

Vergiye dokunmak yok

"Bu pakette ne yok" derken, akla çok büyük bir harcama geliyor.

Geçilmeyen yollar ve köprüler, inilmeyen ve binilmeyen havaalanlarına tanınan milyarlarca lira tutarındaki garantilere el sürülmüyor. Bunu pek çok kişi gibi, dün ben de vurguluyorum.

"Patronlara kıyak" cinsinden, başka?..

Tasarruf aynı zamanda "yeni kaynak yaratmak" demek olduğuna göre...

Hazine ve Maliye Bakanlığı verileri doğrultusunda:

KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı yüzde 76.4'e yükseliyor. Toplanan her yüz liralık verginin 76.4 lirası dolaylı vergilerden elde ediliyor.

76.4 tarihin en yüksek oranı, en yüksek oran bundan önce yüzde 73 ile 1951'de görülüyor.

İşçi de aynı KDV ve ÖTV'yi ödüyor, en zengin patron da.

Dolayısıyla, en adaletsiz ve gelir bölüşümünü en çok bozan vergi.

Dolaylı vergiler artarken, Kurumlar Vergisi tahsilatı geriliyor.

On birinci paket vergilere hiç dokunmuyor, ne Gelir Vergisi'ne, ne Kurumlar Vergisi'ne, ne vergi istisnalarına, ne vergi bağışıklığına.

Gerçi, Mehmet Şimşek paketi açıklarken, "vergide adaleti sağlayacağız" diyor ama, bu lafı AKP 22 yıldır her fırsatta tekrarlıyor.

Kayıt dışı ekonomi

"Pakette ne yok" sorusuna bir başka başlık...

Kayıt dışı ekonomi yok.

Ekonomik faaliyetlerin bir bölümünde kaç kişinin çalıştığı, ne kadar kazanç elde edildiğinin kaydı tutulmuyor. Doğal olarak, vergi de toplanmıyor.

Kayıt dışı ekonomi toplam ekonomik faaliyetlerin yüzde yirmisini buluyor.

Kritik nokta şu:

Yüksek gelir sahiplerine ait firmaların yaklaşık beşte biri kayıt dışı çalışıyor.

Orada ciddi bir kaynak var. Ama, patronlar yine vergi dışı.

Aynı masal

Çocuklar kendi aralarında oynarken, bir tanımlama için "tıpkısının aynısı" derler ya...

Cevdet Yılmaz "son genelge 30 Haziran 2021'de yayımlandı" diyor ya...

Resmi Gazete'den 30 Haziran 2021 tarihli o genelgeye bakıyorum.

İnanmayacaksınız!..

Bugünkü genelge ve 2021 genelgesinin tıpkısının aynısı!..

Adı "Tasarruf Tedbirleri Genelgesi".

Şimdi "ne yok" diye sormuyorum, bugünle karşılaştırmak için o genelgede "ne var" diye soruyorum.

"- Hiç bir surette arsa ve arazi satın alınmayacak, yeni kiralama yapılmayacak.

- Yeni taşıt edinilmeyecek, 2023 sonuna kadar taşıt sayıları en az yüzde yirmi azaltılacak.

- Her ne surette olursa olsun, yabancı menşeili taşıt alınmayacak.

- Haberleşme giderlerinde tasarruf için gerekli tedbirler alınacak.

- Kağıt tasarrufu için rapor, bülten ve benzeri yayınlar basılmayacak.

- Açılış, gezi, kokteyl, temsil ve benzeri davetler verilmeyecek.

- Personel servisi hizmetleri birlikte ihale edilecek.

- Yeni personel alımına dikkat edilecek.

- Kamu hizmetleri bütçe sınırları içinde kalacak, bütçeye ek yük artışına gidilmeyecek".

Dalga geçer gibi!..

Bugün de, "tasarruf" adı altında, dişe dokunan hiçbir önlem olmadan, hem aynı konuları sıralıyor,  "yeni" diye yutturmaya çalışıyorlar.

Harcamalar artmış

Hem de...

O kararların hiçbirine uymuyorlar.

Tasarruf bir yana, saydıkları bütün kalemlerde harcamalar artıyor.

Üç yıl önce olduğu gibi, bugün de...

Patronlara hiç dokunmuyorlar.

Üç yıl ön öncesinden kopya çekerek, bugün "patronlar için genelge" yayımlıyorlar.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Koç-Aziz Yıldırım yarışını aşan bir ilgi

Genel ve yerel seçimlerden çevre felaketlerine, yoksulluktan sağlık, eğitim, adalete erişilmesindeki güçlüklere, hak arama mücadelelerine, kadın cinayetlerine, cinsel istismarlara, siyasi gelişmelere kadar her konu TV kanallarında gece gündüz tartışılıyor. Ama hiçbiri Ali Koç ile Aziz Yıldırım tartışması kadar rekor izlenme oranına ulaşmıyor

Sen, ben, bizim oğlan töreninde “Heraklitos” yok, 26 il ve ilçe yolda

İçi boş demokrasi nutukları ne yerel medyayı kurtarıyor ne de gazetecilerin yargı karşısına çıkmalarını önlüyor. Tören ya... Kendi aralarında ödül alıp veriyorlar!.. Sonra da gazete köşelerinde birbirlerini övüyorlar!

Erdoğan’ın “saray keyfi” kaçtı

Anayasa Mahkemesi’nin devlet yönetiminde, hatta siyasal rejimde köklü değişikliğe yol açan 703 sayılı KHK’nın bazı maddelerinin iptali arasında, Erdoğan’ın Milli Sarayları Meclis’ten alıp, kendisine bağlamasına ilişkin kararı da var