18 Mayıs 2024

Yeter mi? Yetmez!

Kobani "suç" ise Süleyman Şah ne der, "şehit astsubay" ne düşünür, peşmergelerin Türkiye topraklarından yolculuğu tarihten silinmiş midir?

Figen Yüksekdağ - Selahattin Demirtaş

Hapisteki Selahattin Demirtaş kabaca 93 yaşına kadar içeride bırakılmak üzere ceza aldı.

Başkaları da...

Neden? Kobani yüzünden. "Terör suçu!"

Milyonlarca "dışarıdaki" seçmenleriyle birlikte.

Onları ve olanları unutmayalım da şu an unutalım, başka şeyler de hatırlayalım:

Kobani direnişi ilk önce kime karşıydı? IŞİD'e.

Peki Kobani'deki direnişe Kuzey Iraklı, hani bir zamanlar iktidarın can ciğer olduğu peşmergelerin yardım edebilmesi için, silahlarıyla Türkiye topraklarından geçme iznini, ama gönüllü ama gönülsüzce, kim verdi? Bu iktidar.

Yeter mi? Yetmez.

Esasen iktidardan da yüz bulan IŞİD Musul konsolosluğumuza yürüyeceğinde, buna boyun eğip oradaki görevlileri hemen kim, kimlerden yardım alarak tahliye etti? Bu iktidar.

Yeter mi? Yetmez.

IŞİD'in, hem de Türkiye toprakları sayılan Süleyman Şah türbesine saldıracağı anlaşıldığında ne oldu?

Türkiye'den askeri birlikler sınırı geçti; türbeyi kurtarmak için. Korumak için değil. Savaşmak için değil. Oradaki personeli ve "tarihi emanet"i kurtarıp taşımak için. Buna kim karar verdi? Bugünkü iktidar.

Yeter mi? Yetmez.

Bu harekat sırasında Türkiye Cumhuriyeti'nin askeri birliklerine kim "rehberlik, eskortluk" etti? Kobanili Kürt güçleri. Buna kim karar verdi? Bugünkü iktidar.

Yeter mi? Yetmez.

Foto filmci olarak alelacele, cebinde üç beş lirayla harekâta çağrılıp görevini miğverle yapamadığı için tank üstünde başı açıkken bir başka tankın namlusunun çarpmasıyla "şehit" olan astsubayın dosyasına bakarak bu olayı ortaya çıkarmıştım. Tankların bile üstünde Kobanili Kürt unsurların bulunup yol göstermesine kim karar verdi? Bugünkü iktidar.

Yeter mi? Yetmez.

Süleyman Şah türbesi sonra nereye taşındı, kime emanet edildi? Kobanili Kürt örgütlerine. Buna kim karar verdi? Bugünkü iktidar.

Yeter mi? Yetmez.

Demirtaş'ın muhalefeti adeta sürüklediği ve "Seni başkan yaptırmayacağız" sloganıyla farklı kesimlerden de partisine oy aldığı, AKP'nin ilk kez kendi başına iktidar olacak oyun altına indiği Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra ne oldu?

Açılım süreci adeta iktidar ve öte yanda PKK tarafından sabote edildi. "IŞİD parmağıyla" 20 Temmuz'da Kobani'nin hemen öte yanında Suruç'ta, Kobani'nin imarına destek için toplanmış insanların arasında bomba patlatılmasıyla 34 kişi öldürüldü. 3 ay sonra, 10 Ekim'de bu kez Ankara Garı'nın oradaki barış mitinginde yine benzer bir "IŞİD bombası"yla 109 kişi katledildi. Her ikisinde sayısız insan sakat kaldı.

Bu öyle ya da böyle kime yaradı? O günlerde Başbakan olan Davutoğlu'nun sözde muhalif olunca fıslattığı sır perdesiyle, o günkü ve bugünkü iktidara. 5 ay sonra kasımda seçimler yenilendi, AKP tek başına iktidar çoğunluğunu sağladı, "başkanlık yolu" açıldı!

"Seni başkan yaptırmayacağız" dediğinden beri Demirtaş bir intikam hukukunun sanığı, tutuklusu ve şimdi de mahkûmu!

Fakat yukarıdaki "Yeter mi? Yetmez"lere bir bakın. "Fiilen" hem de devlet eli ve elbet iktidar iradesiyle "işbirlikleri"ni bir düşünün.

Suç varsa, suçlular kimler?

Kobani "suç" ise Süleyman Şah ne der, "şehit astsubay" ne düşünür, peşmergelerin Türkiye topraklarından yolculuğu tarihten silinmiş midir?

Zaten mesele hep şöyle:

"FETÖ" denen ağı büyüten, besleyen, destekleyen, devletin parçası yapan, emniyet kadrolarını, yargıçlarını, savcılarını ve subaylarını tayin ve terfi ettiren, darbe girişiminin planlayıcısı General Dişli'ye Genelkurmay'da özel birim kurmuş olan, bu elemanları en kritik yerlere yerleştiren, bir kısmını hâlâ bünyesinde barındıran, hatta bakan bile yapabilen kim? Bugünkü iktidar.

Adeta kanka olduğu "Esed Esad"ın Suriye'sinin parçalanıp iç savaşa sürüklenmesinde, ABD, Suudi Arabistan ve İsrail projelerinin yanında koşturan kim? Bugünkü iktidar.

Önemsiz bir adım olmayan ama çapaçul giden "Açılım süreci"ne karşı çıkanlara hain deyip sonra barış isteyeni bile "hain" ilan eden kim? Bugünkü iktidar.

Bazen, depremdeki gibi, bu "aldatılmalar" (ve esasen aldatmalar) için helallik isteyip bazen onu bile yapmayarak bu ülkeyi her savuruşunu pişkinliğe veren kim? Bugünkü iktidar.

Kobani davası, gerçekten "suçlu" arasaydı, yukarıdaki maddeleri de görürdü hiç olmazsa. Ama biliyoruz ki "Seni başkan yaptırmayacağız"dan beri artarak süren bir "kin"in de uzantısı.

19 Mayıs kutlandı, değil mi? Elbette 19'dan ziyade esas 16 Mayıs'ta yola koyulmuş tarihi bir iradenin eseridir.

Ama aynı zamanda, bilhassa hemen ardından gelen Erzurum Kongresindeki "Türk-Kürt ortak, birlikte kurtuluş iradesi"yle başlayacak mücadelenin de ilk adımıdır 19 Mayıs.

Mustafa Kemal'in 11 Haziran'daki bir telgrafındaki sözleriyle de:

"Kürtler ve Türkler öz kardeştir ve birbirlerinden ayrılamazlar. Varlığımız Kürtlerin, Türklerin ve diğer bütün Müslüman unsurların bağımsızlığımızı savunmak için birlikte savaşmasını ve anavatanın bölünmesini engellemesini gerekli kılmaktadır."

Cumhuriyet tarihi elbette tam öyle akmamıştır ama işte öyle başlamıştır. 105 veya 101 yıl sonra neyin intikamı? Kimin hangi masumiyeti? Kimin hangi pişkinlikle sadece başkalarını suçlu ilan etmesi?

Kim güçlü kim suçlu?

Umur Talu kimdir?

Umur Talu, ilk, orta, liseyi Galatasaray Lisesi'nde yatılı okudu. 1980'de Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi'den mezun oldu.

Üniversite döneminde Demiryolu İşçileri Sendikası ve Marmara Boğazları Belediyeler Birliği'nde çalıştı. Günaydın gazetesinde başladığı gazeteciliği, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, tekrar Milliyet, Star, Sabah, Habertürk'te sürdürdü. Muhabirlik, ekonomi servisi yönetmenliği, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı, kısa süre Paris temsilciliği yaptı.

Medyakronik başta olmak üzere, çok sayıda web sitesi ile dergide makaleleri yer aldı.

Birkaç dönem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'na seçildi, başkan yardımcılığında bulundu.

İstanbul Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders verdi.

Türkiye medyasında ilk "ombudsman"lik kurumunun kurulmasını gerçekleştirdi. 1998'de Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni hazırladı.

Çalışmaları Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü, iki kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Köşe Yazısı ÖdülüÇağdaş Gazeteciler Derneği Ödülü başta olmak üzere, çeşitli mesleki ödüllere değer görüldü. Aynı yıl, üç farklı gazetecilik örgütünden köşe yazarı ödülü aldı.

Bodrum: Yüzyıllık Yolculuk, Kadınımızın Hatıra Defteri gibi belgesellerde metin yazarlığını yaptı.

Sosyal Demokrasi, Fransa Bölümü (Turhan) Uçuran Bey Postanesi (Milliyet) , Dipsiz Medya (İletişim) , Bedelli Gazetecilik (Everest) , Senin Adın Corona Olsun (Literatür) kitapları yayımlandı. Keynes'in (O. E. Moggridge, Afa Yay.) çevirisini yaptı. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Hakikat, yüksek sesle dile getirilmeyi hak eder!

Devletler de devletimiz de ikiyüzlüdür. Mazlumlara dair kalpleri sadece sınırlı vakalarda atar. Kendi ülkesinde canı alınmış çocuklara meydandan, Meclis'ten atar tutar; sonra ah Filistin, ah Refah, ah Gazze! Ve sözde bazı mallara ambargo koyarken, laf olsun diye; el altından gemicikleri mal götürür, cukka getirir

Türkiye İran olmaz!

Türkiye'nin bir İran olmayacağını söyleyebilirim. Fakat Türkiye ne oldu, ne olacak?

İnsanları ısırdılar; sıra hayvanlarda!

İşte adam köpeği ısırıyor!